Teknoloji hayatın her alanında olduğu gibi taşımacılık sektöründe de önemli değişikliklerin önünü açıyor. Yıkıcı teknolojilerle birlikte taşımacılığın rolü, kapsamı ve işleyişi yeniden şekilleniyor. Trafikte geçirilen sürenin giderek katlanması ve artan yakıt fiyatları nedeniyle sektörde ilgiyi üzerine en çok toplayan gelişim alanlarından biri de hava taşımacılığı.

Özellikle mega kentlerde gitgide artan nüfus ve şehirleşme, trafik başta olmak üzere, sayısız sorunu beraberinde getiriyor. Günümüzün hatırı sayılır bir kısmını şehir içi ulaşım için harcıyoruz; üstüne üstlük işimize, evimize, havalimanına ne zaman varacağımızı da tam olarak kestiremiyoruz. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda daha iyi ulaşım seçenekleri talep eden yolcuların ihtiyaçları ve beklentileri göz önüne alınarak, firmaların hizmetlerini yeniden şekillendirmesi gerekiyor. Sektördeki gelişmeler ise bu konuda oldukça hızlı ilerleyip, yüzümüzü güldürmeye devam ediyor. Trafikte geçirilen sürenin giderek katlanması ve artan yakıt fiyatları dolayısıyla sektörde ilgiyi üzerine en çok toplayan gelişim alanlarından biri de hava taşımacılığı oldu. Teknolojideki gelişim, farklı teknolojilere ve uzmanlıklara sahip şirketlerin el ele verdiği yeni iş modelleri, alternatif şehir içi hava ulaşımını 10 yıla kadar gerçek kılacak. 

 

Araçlar yola çıkmaya hazır

KPMG, maliyet ve seyahat süresine bağlı olarak kentsel hava taşımacılığı talebinin nasıl büyüyeceğini anlamak için bir araştırma gerçekleştirdi. 'Kentsel hava taşımacılığı' raporuna göre; elektrikli, hızlı, güvenilir, çevreci ve entegre bir ulaşım talebine yanıt vermeyi amaçlayan kentsel hava taşımacılığında kullanılacak araçların yola çıkmaya hazır olduğunu görüyoruz. Havacılık devi şirketlerin, teknoloji şirketlerinin ve startup’ların iş birlikleriyle yapılan çalışmalar; eVTOL olarak tanımlanan elektrikli, dikey iniş ve kalkış yapabilen hava araçlarının gelişim sürecini hızlandırıyor. Araçların tasarımında bulunan çoklu rotorlar, aracı daha ekonomik, sessiz ve sürdürülebilir yapıyor. Pist ihtiyacı olmayan, kompakt tasarımıyla çok küçük alanlara bile kolaylıkla iniş-kalkış yapabilen araçların uygun maliyetlerle hizmet vermesi planlanıyor. 

Araştırmaya göre UAM - Urban Air Mobility (kentsel hava taşımacılığı) sistemiyle seyahatler yakında başlayacak. Airbus, Google, Lilium, Uber gibi şirketlerin yıllardır üzerinde çalıştığı hava araçları son aşamalarda. 2030’larda yılda 12 milyon yolcunun, 2050’lerde ise her yıl 400 milyondan fazla yolcunun kentsel hava taşımacılığını kullanacağını tahmin ediyoruz. 

Araştırmada yer alan nüfus, trafik artış hızı, ulaşım maliyetleri, ekonomik büyüme, refah yoğunluğu ve hedef müşterilerin yolculuk verileri gibi faktörleri göz önünde bulundurarak hava ulaşımının gelişeceği 70 şehir merkezi belirlendi. Bu, tüm dünyada şehir içi yolculukların yüzde 4’ünün yeni ulaşım sistemleriyle yapılması anlamına geliyor. 

 

Liste başı ilk beş şehir

2030’dan itibaren kentsel hava taşımacılığının, bölgesel ve hatta şehirlerarası bir seçenek haline geleceğini görüyoruz. Rapor kentsel hava taşımacılığının en çok kullanılacağı ilk beş şehri Londra, New York, Los Angeles, Mexico City ve Sao Paulo olarak sıralıyor. En iyi pazarları ise Asya nın mega kentleri oluşturacak. Bunlar da Tokyo, Pekin, Şanghay ve Seul olarak sıralanıyor. 

Kentsel hava taşımacılığının hayata geçirilmesi için gereken teknoloji, altyapı ve düzenlemeler geliştikçe sektörün büyümesi ve evrimi birbirine bağlı üç faktöre dayanacak: hızlılık, fiyatlandırma ve uygun güzergahlar. Hızlılık kapıdan kapıya götürme hizmetlerinin kısa sürelerde sağlanmasını, fiyatlandırma sektördeki diğer üst seviye mobilite hizmetlerine göre adapte edilmiş mil başına maliyetin optimize edilmesini, uygun güzergahlar ise iş amaçlı ve yüksek gelirli kişilerin kullandığı ortak rotaların belirlenmesini hedefliyor. Hizmeti kritik kılan şey, yolculukların yüksek olmayan maliyetlerle güvenilir ve hızlı yapılması olacak. Diğer ulaşım araçlarıyla karşılaştırıldığında bu hizmetin diğer üst seviye mobilite hizmetlerinden fiyat olarak bir miktar daha yüksek olacağı ancak yolculuk süresini yarıya indireceği görülüyor. Bu uygulamanın çeşitli örnekleri farklı ülkelerde yakında ortaya çıkacak. 

Günümüzde Londra Heathrow Havalimanı na 22 mil uzaklıktaki bir noktadan üst seviye mobilite servisiyle yolculuk 70-150 dakika arası sürüp, 120 ile 180 dolar arası tutuyor. Havalimanına aynı noktadan tren ile 60-80 dakikada ulaşılabilip, 35-40 dolar arası bir ücret ödeniyor. eVTOL araçlarıyla ise aynı güzergah üzerinde yolculuk süresi yarı yarıya azalacak ve hizmet fiyatı diğer hizmetlere çok yakın kalabilecek. 

Kentsel hava taşımacılığının pazar büyüklüğü ise tahmini talebe göre şekillenecek. Bu tahmini talep şehirlerin nüfus istatistikleri ve mobilite/ulaşım ekonomisine dayalı olacak. Nüfus istatistikleri şehirlerin nüfusundaki artış ve yoğunluk, gelir dağılımları, gayri safi yurt içi hasılası gibi faktörlerden oluşuyor. Mobilite/ulaşım ekonomisine etki eden etkenler ise şehir içi ulaşım süreleri ve trafik sıkışıklığı, alternatif ulaşım yolları, 120 mile dayanan rotaların belirlenmesi olarak sıralanıyor. Tüm bunların harmanlanması ile belirlenecek olan talep gerçeğe oldukça yakın bir şekilde tespit edilecek. 

Aslında kentsel hava taşımacılığı yeni bir konsept değil. Dünyada çoğu şehirde çeşitli noktalarda helikopter pistleri yer alıyor. Bu alandaki yenilik ise havacılık ve dijital teknoloji disiplinlerindeki gelişmeler. Gelişen pil ömrü 

ve elektrikli hareket teknolojileri ile eVTOL araçlarının kısa sürede 21’inci yüzyılda şehir içi taşımacılığın evrim geçirmesine sebep olması bekleniyor. 2030’un yolcusu olan eVTOL araçlar, getireceği faydalarla şu anki üst seviye mobilite hizmetlerine karşı oldukça güçlü bir rakip olacak.