KPMG Türkiye Başkanı Murat Alsan, gelecek hedeflerini Gündem’e anlattı. Pandemi etkisi altında geçen 2021’i başarıyla kapattıklarını söyleyen Alsan, KPMG’nin Türkiye’deki 40’ıncı yılında çevresel, sosyal ve yönetişim odaklı sorunlara yönelik küresel çözümleri hızlandıracak bir program başlattıklarını söyledi. Alsan, “Verdiğimiz her hizmet, yarattığımız her proje, halihazırda faaliyet gösterdiğimiz her alana bu perspektifi katacak. Amacımız, KPMG’nin güvene dayalı mirasını daha da zenginleştirmek, daha yaşanabilir bir dünya için değişime öncülük etmek” dedi.

Covid-19’un etkisi altında, belirsizlikler içinde dünya 2021’i nasıl geçirdi? “Yaşamdaki her güçlü adımın bir önceki adım tarafından belirlendiğine inanıyorum” diyorsunuz. Sizce 2021 neleri miras bıraktı?

Özel yaşantımda triatlon sporuyla ilgileniyorum. Triatlon, fiziksel olduğu kadar mental açıdan da çok faydalı bir aktivite. Güçlü bir kas kütlesi ve dayanıklılığın yanı sıra her türlü değişime adaptasyonu kolaylaştıran bir zihin yapısına sahip olmanız sizi bu sporda başarıya götürüyor. Triatlonda hedefinize pedal çevirerek, yüzerek ve koşarak ulaşırsınız. Tüm bu aşamalarda bir önceki etaptan aldığınız performans mirası, hedefe giden yoldaki başarınızı etkiler. Her bir adımınız da bir önceki adımınızdan aldığınız güç ve güven kadar etkilidir.

Covid-19 salgınının damgasını vurduğu son iki yıllık süreçte triatlonun bu yönleriyle bir şirketin yolculuğu arasındaki paralellikleri daha net görme imkânım oldu. Tüm dünyada üretimin yavaşladığı, tedarik zincirlerinin aksadığı, iş ve yaşam tarzlarının belki de kalıcı olarak değiştiği bir çağı yaşıyoruz. Hedefe giden yolda belirsizliklerin arttığı bu dönemde de bir kurumun operasyonel ve kültürel olarak dayanıklılığını koruması, her bir adımını dikkatle atması, nihai başarının bir ölçütü haline geldi.

2021 yılına bakışımızı bu gerçekler şekillendirdi. KPMG yönetim ekibi olarak değişimleri üçer aylık periyotlar halinde takip etmemiz çok faydalı oldu. Belirsizliklere ve zorluklara karşı güçlü adımlar atmayı, mücadele etmeyi, vazgeçmemeyi ve bir bütün olarak çabalamayı başardığımızı düşünüyorum. Dolayısıyla pandeminin etkilerinin azalmasını ve nihayet sonlanmasını öngördüğümüz 2022 yılına da bir önceki yıl elde ettiğimiz yüzde 23 oranındaki büyümenin ve EMA bölgesindeki yaklaşık 100 KPMG ülkesi arasında ikinci sırada yer alma performansı sergilemenin güveniyle girmiş olduk. 

2021’DE BAŞARILI BİR SINAV VERDİK

KPMG 2021’i nasıl geçirdi?

Pandemiyle geçirdiğimiz yıllar arasından 2021’in, 2020’ye göre KPMG için daha iyi bir yıl olduğunu söyleyebilirim. 2020; bir yandan pandeminin birden hayatımızın merkezine oturmasıyla gelen belirsizlik ve “yeni normal” gibi kavramlarla baş etmeye çalıştığımız bir yıl olurken, bir yandan da gitmek istediğimiz yöne bu koşullarda 1500 kişiyi götürmeye çalışarak, başta çeviklik olmak üzere, birçok alanda sınav verdiğimiz bir yıl olmuştu. 2021’de bu sürece adapte olduk. Müşterilerimiz ve çalışanlarımız için 2020’de yaşadığımız olağanüstü hal ortamını normalleştirmeye çalıştık. 2021, mevcut işlerimize ilave olarak, başka hangi alanlarda müşterilerimize değer katabileceğimize odaklandığımız ve bunun sonucunda da özellikle danışmanlık alanında bazı “yeni”leri pazara sunduğumuz bir yıl oldu bizim için. Yeni ürün ve hizmetlerimizin yanı sıra uzaktan çalışma şartlarında KPMG’lilerin daha mutlu bir şekilde çalışabileceği koşulları oluşturmak üzerine de yoğun mesai harcadık. Son birkaç yıldır yatırım ve büyüme konularında hamleler yapan stratejik yönelim çizgimizi 2021’de, pandemiye rağmen, eskisinden daha iddialı bir şekilde devam ettirmeyi başardık. Özellikle Danışmanlık alanında yaptığımız yatırımların dönüşünü üst seviyelerde almaya başladık. Teknoloji ekibimiz, Big 4 içinde en büyük ve geniş yetkinliklere sahip teknoloji danışmanlığı veren ekip haline geldi. Kurumsal Finansman Danışmanlık ekibimiz de 2021 Türkiye’sinin pandemi şartlarında oldukça iyi bir yıl geçirdi. Bu ekiplerimizin hâlâ devam eden başarılı projelere imza attığını atlamamam gerekir. 2021’in bize vergi tarafındaki en büyük hediyesi ise Bursa ofisimiz oldu. Öncelikle vergi hizmetlerimiz ve Bursa’daki müşterilerimiz için açtığımız ofisimizde, çok kısa bir süre sonra denetim hizmeti de vermeye başladık. 2021 bu anlamda KPMG’nin Bursa’ya ayak bastığı ve orta büyüklükte bir kadroyla “Bursa’da biz de varız” dediği bir yıl oldu. Son olarak Denetim bölümümüzün zorlu 2021 şartlarını başarıyla tamamladığını söyleyebilirim. Ekibimiz bir yandan uzaktan çalışma koşullarında ekip ve müşteri yönetimi dengesini optimize etmeye çalışırken, bir yandan da artan regülasyon ve kalite standartlarına rağmen, kaliteden ödün vermeden denetimin gerçekleşmesi konusunda azami gayret gösterdi. Bu vesileyle iyi bir 2021 yılı geçirmemizi sağlayan bütün ekibime teşekkür ederim. 

Türkiye özelinde 2021 nasıl geçti sizce?

2021 yılında aşılama sürecinin genele yayılması ve hepimizin sürece belirli oranda alışmasının da etkisiyle, küçük farklılıklarla normal yaşantımıza döndüğümüzü söyleyebilirim. Günlük rutinlerimiz geri dönerken, iş modellerimizdeki değişimler ise kalıcı hale gelmeye başladı.

Makroekonomik çerçevede de benzer bir etkileşim süreci devam ediyor. Enflasyon baskısının geçici mi kalıcı mı olacağı soru ve tartışmaları tüm hızıyla sürerken, merkez bankalarının yeni adımları yakından takip edildi. Enflasyon göstergelerinin arttığı bu dönemde, para politikası yapıcılarının ana sorunu; mevcut toparlanma görünümünün kırılganlık seviyesi olarak öne çıktı. Enflasyonist baskıyı hafifletmek için atılan adımların, kırılgan toparlanma sürecini olumsuz etkilediğini de bu dönemde gördük. Bu ise stagflasyon teriminin tozlu raflardan çıkıp, yeniden hayatımıza girmesine yol açtı. 

Öncü veriler toparlanmanın devam ettiğine işaret etse de yılın ilk yarısındaki coşkunun yaşanmadığını gördük. Bu noktada atılacak adımlar kısa ve orta vadeli makroekonomik görünüme doğrudan etki edeceği için büyük önem taşıyor. 

Küresel ajandada enflasyona dair soru işaretlerinin yanında istihdam piyasasına dair karmaşık veriler ve kamu maliyeleri üzerindeki artan yükler ise diğer gündem maddelerini oluşturdu. 

Yılın son aylarında yurt içinde de ana gündem enflasyon olmaya devam etti. Yeni dönem para politikası adımlarının öncülüğünde TL varlıklarda yaşanan değer kaybı enflasyonist baskıyı daha güçlü bir şekilde hissetmemize yol açtı. Geldiğimiz noktada büyüme tarafında herhangi bir problem yaşamayacağımız açık görünse de yüzde 30’larda gelen manşet enflasyonun yarattığı maliyet ağırlığını hissettirdi.

Bununla birlikte dünya gündeminin baş sırasına oturan ve Türkiye’yi de yakından ilgilendiren bir başka madde de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26’ncı Taraflar Konferansı (COP26) idi. Uzun süredir ülkelerin gündeminde olan yeşil ekonomi ve Yeşil Mutabakat sürecinin yansımaları, İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenen COP26’da masaya yatırıldı. Fosil yakıta dönük değerlendirmeler, ortaya konan taahhütler, dünyanın en büyük temiz enerji koalisyonu, Z kuşağından sembolleşen isimlerin tepkileri, sokak gösterileri ilgi ile takip edildi. Önümüzdeki süreçte emisyonların varlığı ve sorumluları ile iklim finansmanı destekleri, radikal değişime uğrayacak ticari kurallar gündem olmayı sürdürecek. Tabii biz de KPMG olarak bu değişim ve dönüşüm rüzgarının en yakın takipçilerinden olmaya devam edeceğiz.

BÜYÜME AÇILIMINA GÜVENLE DEVAM

Nasıl bir 2022 bekliyor dünyayı, Türkiye’yi ve KPMG’yi? Öngörüleriniz neler? Küresel ekonomiden ne beklemeliyiz? KPMG’nin bu yıl ajandasında neler olacak? Hangi adımlarla sektöre öncülük etmeyi planlıyorsunuz?

2022 için biz çok umutlu planlar yapmıştık ve açıkçası hâlâ ihtiyatlı bir iyimserlikle 2022’den yana umutlarımızı koruyoruz. Pandeminin küresel ekonomiye getirdiği enflasyon ve durgunluk etkisinin, 2022 yılında Türkiye’de de stagflasyon şeklinde görüneceği yönündeki öngörülerin kısmen doğru olabileceğini, yılın bu ilk günlerinde özellikle enflasyonist etki ile görmeye başladık.

Ekonomiye değer üreten bir hizmet şirketi olarak biz, 2022 yılında bu öngörülere rağmen büyüme açılımımıza güvenle devam etmeyi planlıyoruz. Hızla büyümekte olan Danışmanlık bölümümüzü 2022 itibarıyla iki ayrı ana bölüm şeklinde yönetmeye başladık. Çünkü Kurumsal Finansman Danışmanlığı ve Teknoloji Danışmanlığı bölümlerimiz bizim 2022 büyüme ajandamızın iki önemli kalemini oluşturuyor. Kurumsal finansman danışmanlığı tarafında; birleşme ve satın alma hizmetlerimizden beklentilerimiz ön plana çıkarken, sürdürülebilirlik hizmetlerimiz bu yıl yatırım yaparak büyüme beklediğimiz alanlar içinde yer alıyor.

Dünyada artan çevresel duyarlılık bilincini şirket olarak benimseyerek; daha sürdürülebilir iş alanları yaratmak ve hizmetlerimize bunu yansıtmak 2022 için önemli hedeflerimizden. Teknoloji danışmanlığı ise sadece 2022 için büyüme planlarımızın olduğu bir alan değil. Biz bu konuda uzunca süredir istikralı bir şekilde yatırım yapıyoruz. Bu yatırımların karşılığı olarak 2022’de, birçok alanda verdiğimiz hizmetleri tamamlayan ve müşterilerimizin dijital ihtiyaçlarına bütüncül olarak cevap verebilen bir teknoloji şirketi olarak anılmak hedefindeyiz.

Teknoloji ekibimiz aldığı projelerle 2022 hedefinin büyük bir kısmını şimdiden tamamlayarak, stratejiyi ne kadar doğru konumlandırdığımızı teyit eder nitelikte bir resim ortaya koyuyor. Teknoloji danışmanlığı hizmetlerimize ek olarak verdiğimiz diğer hizmetleri de daha dijital bir şekilde müşterilerimize sunmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ek olarak, müşterilerimize daha kapsamlı ve bütüncül hizmet sunabilmek amacıyla, içerdeki hizmetlerimizi birleştirilmiş olarak uçtan uca verme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu bütünselliği korumak için, iç kaynaklarımızın yetersiz kaldığı yerlerde çeşitli iş birliklerinden de yararlanıyoruz. Burada 2021’den itibaren geniş bir iş birliği ağına sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Teknoloji ve iş birlikleri stratejilerimizin yanı sıra bu yıl sektör uzmanlıklarımız da büyüme öncülerimizden biri olarak ön plana çıkıyor. Özetlemek gerekirse, 2022 gündemimizde yine büyüme var ve büyüme kanallarımızı da danışmanlık hizmetlerimiz, teknoloji, iş birlikleri ve sektörlerimiz oluşturuyor. 

TEKNOLOJİ HER HİZMETİMİZİN TEMELİNDE

Teknoloji odaklı bir strateji benimsediniz. ‘KPMG Türkiye artık sadece bir danışmanlık değil aynı zamanda bir teknoloji şirketi’ diyorsunuz. Nasıl bir dönüşüm söz konusu? KPMG Türkiye bu konuda neler yapıyor?

Teknoloji şirketi olma yolculuğuna öncelikle teknoloji danışmanlığıyla başladık. 2019’un sonlarına doğru yaptığımız büyük yatırım hamlesiyle ekibimizi ve yetkinliklerimizi genişlettik. 2022 yılına girdiğimiz şu günlerde de teknoloji konusunda hem kapasite hem de yetkinlik artırma yolculuğumuz aynı hızda devam ediyor. Geldiğimiz noktada gururla şunu söyleyebilirim ki; 2022 itibarıyla Teknoloji Danışmanlığı bölümümüzde uzmanlıklarına göre farklılaşmış beş ayrı şirket ortağımız bulunuyor. Siber güvenlik, veri ve analitik, yeni nesil teknolojiler ve dijital hizmetler, bilgi teknolojileri dönüşümü ve teknoloji etkinleştirme alanlarından sorumlu yeni ortaklarımız ve alanlarında uzman profesyonellerimiz, müşterilerimizin bu konulardaki ihtiyaçlarını çözmek için fırsat bekliyor. İçerideki kaynaklarımız sadece teknoloji danışmanlığı müşterilerimize değil, aynı zamanda Denetim, Vergi ve merkezi projelerimize de destek veriyor. Bizim bu konudaki vizyonumuz denetimi, vergiyi ve hatta halihazırda teknolojik olmayan diğer danışmanlık hizmetlerimizi de dijital ve KPMG’ye özgü çözümlerle farklılaştırmak. Bu noktada bizi geleneksel danışmanlık firmalarından ayıran yaklaşımımız; çözümlerimizde ön plana çıkan unsurun genel danışmanlık piyasasındakinin aksine, insan kaynağından çok fikri mülkiyet haklarından oluşan teknoloji ürünlerimizin olmasıdır ki bu durum “asset based consulting” adıyla da bilinir. Geldiğimiz noktada kendi teknolojik ürünlerimiz ile müşterilerimize değer katmak dönüşümümüzün en büyük çıktılarından. Biz mevcut danışmanlık, vergi ve denetim uzmanlıklarımızı da bu yaklaşımla birleştirerek müşterilerimize benzersiz ve rakipsiz ürünler sunma peşindeyiz. Kendi lokal ürünlerimizin yanı sıra, KPMG Global ile de bu konudaki vizyonumuzun paralel ilerlediğini söylemeliyim. Dünyada ön plana çıkan dijital ve teknoloji odaklı çözüm yaklaşımlarıyla, global ve lokal iş birlikleriyle teknolojinin baş rolü oynadığı yeni dünyada müşterilerimize optimum hizmeti vermeye çalışmak, KPMG Türkiye Başkanı olarak açıkçası benim gündemimin ilk sırasında. Bunu da istediğimiz şekilde yapabilmek için bu dönüşümün olması gerekiyordu. Ama bu dönüşüm sürekli devam eden, kendi içinde gelişen ve yön değiştirebilen bir süreç. O yüzden bittiğini söyleyemem ama hızla geliştiğini ve gelişirken bizi de dönüştürdüğünü söyleyebilirim.

Çevre, sosyal ve yönetişim konularını liderlerin artık çok önemsediği ortada. Siz bu konuda neler eklemek istersiniz? Ne gibi çalışmalar yapacaksınız?

Çevre, sosyal ve yönetişim (ÇSY) artık her şirketin gündem maddelerinin üst sıralarında yer alıyor. Biz de özellikle iklim değişikliği ve çevresel bozulma kaynaklı aksiyonlarımızı geçtiğimiz yıllarda hayata geçirmeye başladık. 2020 yılının sonunda KPMG Türkiye olarak karbon nötr kuruluş olduk. 2019’da azaltılması mümkün olmayan bin 498 ton CO2 eş değeri karbon ayak izi, karbon azaltımı ve iklim finansmanı alanında lider bir şirket olan Natural Capital Partners ile iş birliği sonucunda “the Carbon Neutral Protocol” çerçevesine uygun olarak hesaplandı ve sıfıra indirildi. Satın alınan I-REC (International Renewable Energy Certificates) sertifikaları ile yüzde 100 yenilenebilir elektrik tükettik. Şirket içinde gönüllülüğü teşvik etmek amacıyla, önemli bir adım daha atarak KPMG İklim Savaşçıları Ağı’nı kurduk. Avrupa ve Asya’daki KPMG ekiplerinden gönüllülerin de yer aldığı İklim Savaşçıları Ağı ile iklim değişikliği ve diğer çevre sorunlarına dikkat çekmek ve bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarına kaynak sağlamak için etkinlikler gerçekleştirdik. Rainforest Trust ile yapılan iş birliği kapsamında 2020 yılı içindeki faaliyetler sonucu 4 bin 919 hektar yağmur ormanı korundu, bu sayede yaklaşık 2,1 milyon ton CO2 eş değeri karbonun depolanmasına katkı sağlandı.

Dünyanın karşı karşıya kaldığı varoluşsal zorluklarla mücadele tek başına imkansız, bu yüzden iş birliği çok önemli. KPMG olarak çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) odaklı sorunlara yönelik çözümleri hızlandıracak üç yıllık bir program başlattık. Sürdürülebilir bir gelecek hedefleyen KPMG Etki Planı İnisiyatifi, küresel bir fayda yaratmayı amaçlıyor. Önümüzdeki üç yıl içinde özellikle ÇSY uygulamalarına yönelik olacak şekilde 1,5 milyar doların üzerinde yatırım yapacağız. Bu strateji KPMG’nin dünya üzerindeki etkisini iyileştirme sorumluluğuna ilişkin farkındalığı artırıyor. Verdiğimiz her hizmet, yaratılan her proje, halihazırda faaliyet gösterilen her alana ÇSY perspektiflerini katacak. KPMG’nin güvene dayalı mirasını daha da zenginleştirmek için tüm taahhütleri yerine getirmek burada esas amaç olacak.

Bununla birlikte bu yıl içerisinde Karbon Saydamlık Projesi (CDP), Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi, Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) ve Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) arasında bir iş birliği olan Bilim Temelli Hedefler Girişimi (Science Based Target Initiative, SBTi), KPMG Global’in, “Net Sıfır Karbon Hedefi”ne ulaşmak için belirlediği emisyon azaltım hedefini onayladı. Böylece, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 50 azaltmayı taahhüt eden KPMG, doğrulanmış, bilim temelli emisyon azaltım hedefine sahip oldu.

SBTi bilime dayalı iklim değişikliği ile mücadele hedeflerini belirlemede en iyi uygulamaları tanımlayan, teşvik eden ve kuruluşların hedeflerini bağımsız olarak değerlendiren bir girişim. KPMG olarak 2021’in başında yayınladığımız KPMG Etki Planı’nda paylaştığımız gibi, Paris Anlaşması ile uyumlu bilim temelli emisyon azaltım stratejimiz doğrultusunda, 2019 yılı emisyonlarımızı temel alarak 2030 yılına kadar karbon emisyonlarımızı yüzde 50 azaltmayı taahhüt ettik. Bilim Temelli Hedefler Girişimi’nin bu hedefimizi onaylaması, doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor.

BLOK ZİNCİRİ DAHA ÇOK KONUŞACAĞIZ

Bir de yürütme kurulu üyesi olduğunuz Blockchain Türkiye Platformu’nu soralım; blok zincir alanındaki gelişmeler ne yönde? 2022’de en çok hangi başlıkları konuşacağız?

Blok zincir konusunda yaşanan gelişmeleri genel anlamda 3 bölüme ayırarak değerlendirebiliriz. İlk bölümde uygulamaları standardize olmuş, pazar yerleri ve borsaları bulunan ve buralarda alım satımı yapılan ürünlerden bahsedebiliriz ki bunlardan ilki kripto paralar, ikincisi NFT dünyası ve üçüncüsü de blok zincir tabanlı P2E oyunlardır. Bu alanlarda oldukça yol alınmış durumda. Bir diğer alan olan DeFi (decentralized finance) ise finansal aracıların olmadığı, kripto para birimi veya blok zincirindeki çeşitli finansal uygulamalar için bir terim olan “merkezi olmayan finans”ın kısaltmasıdır. Bu alanda hâlâ atılması gereken birçok adım olsa da gelişmelerin hızla devam ettiğini söyleyebilirim. Bahsettiğim iki alandan bir seviye geride, çözümleri henüz olgunlaşmamış alanlara örnek vermem gerekirse de; sağlık, tedarik zinciri ve enerjiyi sayabiliriz. Tüm bu gelişmelerin ışığında kişisel olarak, önümüzdeki 3-5 yılın teknolojisinin kesinlikle blok zincir olacağını söyleyebilirim.

Küresel KPMG ağı içinde KPMG Türkiye’nin yeri nedir? Nasıl bakıyorlar Türkiye’ye?

Jeopolitik konum olarak batı ve doğunun ortasında her zaman şanslı bir konumda olduğumuzu düşünürüm. Global bir şirkette çalışarak da bu konumumuzun iş dünyasındaki yerini teyit ettiğini görüyorum. Biz global ağda EMA olarak bilinen Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin içinde bulunan bölümün bir parçasıyız. Ve gururla söylemeliyim ki 6-7 yıldır da bu grup içinde en çok büyüyen ilk beş ülkeden biriyiz. Bu yıllar arasında birkaç kere de en fazla büyüyen ülke olduk. Bu sebeple KPMG ağı, KPMG Türkiye’ye potansiyeli yüksek bir şirket olarak bakıyor. Bu ağdaki ülkeler ile ilişkilerimiz de oldukça iyi. Birlikte projeler yapıyoruz, bilgi-tecrübe ve kaynak değişimi gerçekleştiriyoruz. Özellikle yeni mezun ve çalışan nüfusumuzun büyük çoğunluğunu oluşturan genç arkadaşlarımız için yurt dışında çalışabilmek, neredeyse çalışacakları şirketi seçme kriterlerini oluşturacak kadar önemli bir noktada duruyor. Biz bu konuda diğer global şirketlere göre, çalışanlarına yurt dışı fırsatlarını biraz daha fazla sunabilen bir şirket olarak ön plana çıkıyoruz. Özellikle uzaktan çalışma ile birlikte bu konudaki sınırlar daha da kalkmış durumda. Sadece KPMG Türkiye içinde değil aynı zamanda KPMG ağı içinde de çalışma fırsatı sunabilmek bizi farklı kılıyor.

40 YILLIK İSTİKRARLI GELİŞİM

Bu yıl KPMG’nin Türkiye’de 40’ıncı yılı. KPMG Türkiye’de 40 yılda neler başardı?

27 yıllık bölümüne dahil olduğum 40 yıllık KPMG Türkiye hikayesinin bana göre en büyük başarısı; çalışan sayısı, verilen hizmet çeşitliliği ve şirketin kurumsal yapısında eş zamanlı olarak yaşanan istikrarlı gelişim. İlk dönemlerinde tek ortaklı olarak hizmet veren KPMG, zaman içinde global trendlere hızla uyum sağlayarak dengeli bir büyüme grafiği yakaladı. Bu büyük resmin detaylarına indiğimizdeyse; denetim şirketi olarak çıkılan yolda, vergi ve danışmanlık hizmetlerinin eklenmesiyle artan bilgi birikiminin KPMG’ye, özellikle üniversiteden yeni mezun olmuş arkadaşlarımız için adeta uygulamalı bir okul niteliği kazandırdığını görüyoruz. Bunu hem mesleki eğitim pratiğimize hem de ülkemiz ekonomi piyasasına bir katkı olarak çok önemsiyorum. Öte yandan KPMG’de, kısa bir süre de olsa, çalışmış herkesin parçası olmaktan memnun olduğu bir “KPMG kültürü” vardır. Bu kültür; insanı merkeze alan, tüm çalışanların birbirine saygı duyduğu, mutlu çalışanların oluşturduğu bir kültürdür. Dönemsel olarak yaşanan yerel veya global zorluklar, piyasa gerçeklikleri ve son dönemimize damgasını vuran pandemi gibi bizim dışımızda gelişen faktörlere rağmen bu kültürü sürdürebilmeyi de çok önemli bir başarı olarak addediyorum. Saydıklarıma ekleyebileceğim sayısız majör ve minör başarı kazanılmış olsa da hepsinin yukarıda bahsettiğim başlıklar altında değerlendirilebileceğini düşünüyorum.

Siz de KPMG Türkiye’nin 35’inci yılında başkanlık görevini üstlenmiştiniz. Geçtiğimiz 5 yılı nasıl özetlersiniz? Başardığınız ve zorlandığınız alanlar neler?

Geçtiğimiz 5 yıl içinde önceliğim şirketin kurumsal yapısını güçlendirmek, tüm süreçleri subjektif parametrelerden bağımsız bir şekilde işler hale getirmek ve elbette hizmet alanlarımızda piyasanın lideri olacak hamleler yapmaktı. Bu hedeflere giden yolda çok sesliliğe ve kolektif akla olan inancımı koruyarak, ortaklarımın entelektüel birikiminden faydalanmayı hiç ihmal etmedim. Yaptığımız inorganik yatırımlarla dönem dönem bazı basamakları hızlıca çıkmayı başarırken, merkezi birimlerimizin görev tanımlarını ve yapısını takibi sürdürdüm. Bu kapsamda, şirket altyapımızın teknolojik hale getirilmesi için oluşturduğumuz dijitalizasyon stratejimizin ne kadar isabetli bir öncelik olduğunu pandemi döneminde fark etmiş olduk.

Pandemi ilanının ilk gününden itibaren KPMG Türkiye olarak evden çalışmaya geçtik ve herhangi bir teknik sorun yaşamadan işlerimizi uzaktan yapabildik. Pandemi döneminde yaptığımız strateji toplantılarımıza şirketimizin partner, direktör ve manager seviyesini dahil etmemiz de açıkçası beni çok memnun eden gelişmelerden biriydi. 300 kadar yöneticinin 2 gün boyunca tüm alanlarda fikir üretmesi ve tartışması sonrası oluşturduğumuz stratejilerin ve hedeflerin başarıya ulaşması, ortak aklın gücüne inancımı daha da artırdı. Bu süreçte beni en çok zorlayan dönem birçok insan gibi pandeminin başlarıydı. Her anlamda belirsizliklerle dolu bu dönemde, yönetici olarak hem çalışanlarımıza mental olarak destek olmak hem de iş akışımızı aksatmamak oldukça zorlayıcıydı. Ancak bu zorluğu da yine özellikle Management Team’imizle birlikte hareket ederek, hızlı bir adaptasyon göstererek aştık.