Sizi tanıyabilir miyiz? Eğitim ve iş hayatınız hakkında bilgi verir misiniz?

ODTÜ İşletme Bölümü’nden mezun oldum. 1997-2006 yılları arasında PWC’de denetim bölümünde çalıştım. Ankara Ofis Müdürlüğü’nü yaptıktan sonra ayrıldım. Şirketlere danışmanlık hizmeti vermeye başladım. Bu sırada Rönesans Holding ile tanıştım. Yaptıkları işler beni etkiledi ve heyecanlandırdı. 2006’da Rönesans Holding’de çalışmaya başladım.

Neydi sizi heyecanlandıran?

Rönesans Holding’de büyük ve genç bir ekip var ve yurt dışında büyük işler yapan bir Türk şirketi konumunda. Rönesans Holding’de gördüğüm tevazu ve inançtan etkilendim. Aldığım eğitim, yaptığım iş ve sonrasında kendimi geliştirmek için doğru adımlar attığımı düşünüyorum. Bu doğrultuda Rönesans benim için keyifle çalıştığım bir şirket oldu.

Rönesans Holding dünyanın en büyük uluslararası müteahhitlik firmalarından biri. Holdingin yapısını ve gelişimini anlatır mısınız?

Kısaca anlatmak gerekirse; Rönesans Holding 1993’te bir inşaat şirketi olarak Rusya’da St. Petersburg’da kuruldu. 2001'de gayrimenkul yatırım, 2007'de enerji sektörüne girdik. 2009’dan itibaren farklı coğrafyalarda birçok ülkede büyük çaplı üst yapı, sanayi ve endüstri projeleri, altyapı projelerinin müteahhitliği, gayrimenkul, PPP ve enerji projelerinin yatırımcılığı alanlarında faaliyet gösteriyoruz. Şu anda 23 ülkede ana müteahhit ve yatırımcı olarak hizmet veriyoruz. İnşaat, gayrimenkul geliştirme, endüstri tesisleri, enerji ve sağlık ana faaliyet alanlarımız arasında.

ENR’ın (Engineering News Record) 2017 listesine göre dünya sıralamasında 38’inciyiz. Avrupa’nın 10’uncu en büyük müteahhitlik şirketiyiz. Bugün yaklaşık 32 bini kendi personelimiz olmak üzere 67 bin çalışanla dünyanın dört bir yanında üst yapı, endüstriyel tesisler ve alt yapı projeleri gerçekleştiriyoruz. 2017 sonu itibarıyla aktif büyüklüğümüz yaklaşık 8,1 milyar dolar, global ciromuz ise 4,2 milyar dolar.

Hangi ülkelerdesiniz?

Almanya, Avusturya, Azerbaycan, Belarus, Belçika, Curacao, Cezayir, Finlandiya, Gabon, Hollanda, Irak, İsviçre, Kazakistan, Libya, Lüksemburg, Mozambik, Nijerya, Özbekistan, Rusya, Sint Maarten, Türkiye, Türkmenistan ve Uganda dahil olmak üzere 23 ülkede faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.

Başarının sırrı; ‘geçmişi denetlerken geleceğe bakmakta’ saklı...

St. Petersburg’da kurulan inşaat şirketi bugünkü yapıya nasıl ulaştı?

Rönesans Holding mücadeleyi seven, kendini geliştirmeyi çok önemseyen bir şirket. Dolayısıyla zorlu işleri en iyi şekilde yapmayı ve sağlıklı bir şekilde büyümeyi stratejimizin merkezine koyuyoruz. Dürüst, sağlam, doğru iş yapmak; dinamik, çevik, inovatif olmak; teknolojiyi iyi kullanmak; insan kaynağına yatırım yapmak ve kurumsal ilkeler doğrultusunda orta vadeli stratejiler oluşturmak bizi kârlı, güçlü ve sürdürülebilir kılan unsurlar.

Geçmişimizdeki önemli dönüm noktalarından biri, 2005 yılında Rusya’da IKEA’nın sahip olduğu MegaMall alışveriş merkezlerinin inşa edilmesiydi. Ankara’daki Optimum AVM de şirket için başka bir dönüm noktası oldu. Müteahhitlik alanında edindiğimiz tecrübeyi öncelikle Türkiye’deki yatırımlarımıza taşıdık. Proje finansmanı sağladığımız, işletme yönetimini üstlendiğimiz Optimum konseptimiz dönüm noktaları arasında önemli bir yere sahip. Gayrimenkul alanındaki çalışmalarımıza Optimum konseptinden sonra da devam ettik.

Optimum, Kozzy, Piazza, Hilltown, Aura ve ofis konseptlerimizde mimari konsept, marka karması, lokasyon, müşterilere sunulan hizmet, elde ettiği ciro, kiracı ve müşteri memnuniyeti gibi her kriterde başarı sağladık. EPC yani mühendislik, tedarik ve kurulum alanında kademe kademe çok iyi bir yere geldik. Çeşitli inşaat projelerinin tamamını kendi imkânlarımızla yapıyoruz.

Globaldeki açılımınız nasıl oldu?

Hedeflerimize ulaşabilmek için faaliyet gösterdiğimiz alanlarda ve coğrafyalarda çeşitlendirme yapmamız gerekiyor. Küresel büyük bir krizin yaşandığı 2008 yılında, bunun önemini daha iyi anladık. O dönemde tekrar durum tespiti yapıp güçlü yanlarımızı değerlendirdik. Çok iyi bir inşaat firmasıydık ve gayrimenkul yatırım alanında çok büyük işlere imza atıyorduk. Ancak bununla yetinmedik ve öğrenmeye, yenilenmeye sürekli devam ettik. Kendi çalışma ve değerlendirmelerimize ek olarak danışmanlık hizmetleri aldık. Bu alanda ‘Big 4’ bizim için her zaman çok önemli olmuştur. Yurt dışında yeni faaliyete geçeceğimiz bölgelerde ‘Big 4’u mutlaka yanımıza alıyoruz. O coğrafyalardaki tecrübelerinden ve ağından yararlanıyoruz. ‘Big 4’un olmadığı bölgelerde, yerel firmalardan destek alarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Dünyada özellikle müteahhitlik alanında, gelişmekte olan ülkelerde, güçlü yanlarımızı gösterebileceğimiz bir potansiyel olduğunu öngördük. İnşaat alanında üst yapı inşaat, endüstriyel ile sanayi tesisleri inşaatı ve alt yapı projelerinin inşaatı olarak üç koldan faaliyet gösterecek zemini hızla oluşturduk. Riski dağıttık. Yeni pazarlarda büyümeye odaklandık. Hızlı ve doğru manevralarla portföyümüzü nitelik ve lokasyon anlamında oldukça dengeli şekilde çeşitlendirmeyi başardık ve bugün başta Rusya ve Türkiye olmak üzere Avrupa, Bağımsız Devletler Topluluğu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'yı da içeren geniş coğrafyada faaliyet gösteren uluslararası bir şirket haline geldik.

Tabii bu yolda ilerlerken, finansal pozisyon ve mali tabloların yanında risk analizi de çok önemliydi. Risk analizini doğru yapmak gerek. Her şartı, her ihtimali değerlendirmelisiniz. Yeni girdiğimiz her ülke ve alanda bu değerlendirmeleri doğru yaptığımızı düşünüyorum. Ayrıca çalışanlarımız bizler için her zaman değerlidir. Bu değerin ön planda olması bizim kurum kültürümüz.

Geçmişi denetlerken geleceğe bakmak

St. Petersburg’dan Avusturya’ya, Mozambik’ten Curacao’ya çok geniş bir coğrafyadasınız. Bunu yönetmenin sırrı nedir?

Riskleri analiz etmek derken, kararın nasıl alındığını, süreçlerin nasıl yürüdüğünü iyi kurgulamak gerekiyor. Riski baştan ölçmek ve planları ona göre belirlemek önemli. Sonuçta ciromuzu, inşaat ve kira sözleşmelerimizin büyüklüğü belirliyor. Ancak o sözleşmelerdeki tutarları nakde çevirmek gerek. Finansal tablolar, maliyet ve bütçe sistemleri elbette önemli ama bu sistemin sağlıklı ve doğru işlemesi için bir anlamda başka bir mühendislik gerekiyor. Projenin önden tüm detaylarıyla planlanması, atılacak her adımı tartışmak bize risk yönetimi konusunda avantaj sağlıyor. Başarının gelebilmesi için her şeyi önceden hesaplamak ve işin başında tüm sorulara cevap verebilmek önemli.

Mesleğim bana şunu öğretti; geçmişi denetlerken geleceğe de bakmak gerekiyor. Attığınız her adımı bir delile bağlamak, sonuç almanın şartı diye düşünüyorum. Attığınız her adımın nasıl sonuçlanacağıyla ilgili bir cevabınız olması gerekiyor.

Ve elbette işi yapan şirket çok önemli. Rönesans Holding’in kaliteli, iyi yetişmiş insan kaynağı bizlere faaliyet gösterdiğimiz tüm coğrafyalarda çok değerli avantajlar sağlıyor. Farklı ülkelerde elde ettiğimiz tecübeleri bu sayede diğer ülkelere de taşıyabiliyoruz. Bunların yanında lokalleşme bir diğer başlık. Bulunduğumuz ülkede diğer yerel şirketler gibi faaliyet göstermeye özen gösteriyoruz.

Dünyanın en uzun demir yolu tüneli

Büyümede stratejik satın almalar da önemli oldu sizin için özellikle Avrupa’da…

Evet, hedefe bağlı ama kontrollü büyüyoruz. Özellikle alt yapı inşaatları alanında inorganik büyümeyi tercih ettik. Avrupa’ya giriş yaparken 2009’da Avusturya’nın en büyük ikinci inşaat şirketi Porr AG’ye ortak olduk. Böylece alt yapı inşaatları, portföyümüzde pay almaya başladı.

2013’te Avusturya merkezli Alpine Group’un İsviçre’deki iştirakini satın aldık. Böylece İsviçre'nin Alp Dağları'nda inşa edilen 57 kilometre ile dünyanın en uzun demir yolu tüneli olan Gotthard Base'i inşa eden konsorsiyumun arasında girdik. Bu bizim için müthiş bir tecrübe ve perspektif oldu.

Almanya’da enerji santralleri inşaatında tecrübeli 126 yıllık şirket Heitkamp’ı satın aldık ve Avusturya, İsviçre ve Almanya’daki faaliyetlerimizi bu şirket ismi altında birleştirdik. Böylece Almanca konuşulan ülkelerdeki şirketleri birleştirerek tek çatı altında toplamış olduk.

2015’te Hollanda’da 141 yıllık Ballast Nedam NV’yi satın aldık. Ballast Nedam başta yol, enerji ve PPP projeleri olmak üzere alanında oldukça önemli projelere imza atmış çok köklü bir grup. Ballast Nedam olarak Hollanda’da önemli ve büyük projelerin inşaatını yapacağız. Blankenburg yol ve tünel projesi ve Schipol havalimanının ek terminal binalarının inşaatları bunların arasında.

Bugüne geldiğimizde 2017 yılı sonu itibarıyla Avrupa’daki ciromuz yaklaşık 1 milyar euroya ulaştı.

Sihirli sözcük: Ortak akıl

Hedefiniz ‘dünyanın en iyi 10 inşaat firması arasında yer almak’… Şu anda bu hedefin neresindesiniz?

Dünyanın en iyi inşaat firmaları arasında 38’inci sıradayız. Avrupa firmaları arasında ise 10’uncuyuz. Hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz.

Bu yapıda liderlik ve profesyonel kadronun payı nedir?

Hepsi önemli ama iş yaparken karar mekanizmaları devreye giriyor. Tek kişiye bağlı olmadan bünyemizdeki her grubun kendi ayakları üzerine durabildiği bir yapı var. Son yıllarda yaptığımız değişikliklerin meyvelerini bu anlamda alıyoruz. Bu anlayışımız bizimle ilgili kurumlar tarafından da takip ve takdir ediliyor. Örneğin, Rönesans Holding olarak IFC bizim ortağımız; ortaklıktan önce özellikle inceledikleri bölüm ‘kurumsal yönetişim’di. Şirkette her şey, ortak akılla yürütülüyor. Bu çalışmalar da bizi global bir çizgiye çekiyor. Bu sayede şeffaflık sağlayabiliyoruz. Yabancı finansal ve finansal olmayan kurumlara erişimimiz farklı bir seviyede oluyor. Bu durum Rönesans’ın hedeflerini biraz daha yukarı itiyor. Birbirini besleyen bir süreç oluşuyor.

Dürüst, sağlam, doğru iş yapmak; dinamik, çevik, inovatif olmak; teknolojiyi iyi kullanmak; insan kaynağına yatırım yapmak ve kurumsal ilkeler doğrultusunda orta vadeli stratejiler oluşturmak bizi finansal anlamda şirket olarak kârlı, güçlü ve baki kılacak unsurlar.

emre baki

İnşaat konuttan ibaret değil

Türkiye’de üzerinde hayli tartışma varken inşaat sektörünü nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’nin kaliteli inşaat projelerine her zaman ihtiyacı olacak. Kritik olan ise nerede ve nasıl bir projeye yatırım yapılacağına ve hangi projelerin geliştirilmesine gerek duyulduğuna doğru karar verebilmek. İnşaat sektörü, hem Türkiye’de hem de yurt dışında ekonomiye yön veren en önemli sektörlerden biri olmaya devam edecek. Yurt dışından elde edilen gelirler açısından da inşaat sektörü en önemli alanlardan biri. Yurt dışı müteahhitlik ile yurt içi inşaat faaliyetlerinin kol kola girmesi oldukça önemli. İnşaat diye düşündüğümüzde herkesin ilk aklına gelen konut oluyor. Ancak inşaatı sadece konut olarak düşünmemeliyiz. Diğer özel ve kamu inşaat projeleri de hayli önemli.

Sürdürülebilir büyümeyi şirket olarak nasıl konumluyorsunuz?
Rönesans Holding olarak biz sürdürülebilirlik kavramından, sürdürülebilir iş modelleri ve sürdürülebilir kaynak yönetimiyle çevreye ve topluma duyarlı, kârlı işletmeler oluşturmayı anlıyoruz. Sürdürülebilir büyüme sağlayarak kendi sektörlerimizin önde gelen kuruluşlarından biri olmayı amaçlıyoruz. Sürdürülebilir kârlılık ve bu kârı nakde dönüştürmek en önemli kriterlerden biri. Doğru yerde doğru amaçlar için tasarlanmış teknolojiyi kullanan, güvenilir, sağlam ve optimum maliyetlerde üst düzey kalitede projeler yapmak bizim için her zaman önemli. Elde etiğimiz kazançla birlikte inşaat alanındaki tecrübemizi yatırımlara dönüştürmek büyümemizi ayrıca ivmelendiriyor.

Bunlara ek olarak, insan kaynağımızı etkin şekilde değerlendirmek ve motivasyonu yüksek tutmak için gerek performans yönetimi gerekse kariyer gelişimi alanlarında kurumsal politikalar izliyoruz. Özellikle bir kurum kültürü, kurumsal hafıza ve tecrübeli insan kaynağına sahip olmanın sürdürülebilir başarının anahtarı olduğunu biliyoruz. Çalışanlarımıza her ortamda adil, eşitlikçi, iş sağlığı ve güvenliği açısından yeterli çalışma ortamları sağlıyor, mesleki eğitimlerle kendilerini geliştirmelerine imkân veriyoruz.

İnşaat ve gayrimenkul gibi erkek çalışanların ağırlıkta olduğu sektörlerde faaliyet göstermemize rağmen iş yaşamında cinsiyet eşitliğini destekliyoruz. Bu çerçevedeki kararlılığımızı da UN Global Compact üyesi olarak ve UN Women Empowerment Principles mutabakatını imzalayarak taahhüt altına aldık, uzun vadeli stratejilerimizin parçası yaptık. Şirketimizi geleceğe güçlü bir şekilde taşımak için kurumsal sistemler oluşturmayı önemsiyoruz. Orta vadeli kurumsal stratejiler belirliyor ve bu çerçevede risklerimizi kapsamlı şekilde değerlendiriyoruz. Riskten kaçmayı değil riskleri iyi yönetmeyi esas alıyor ve oluşturduğumuz komitelerle risk yönetimi, denetim ve kurumsal yönetim konularında hassasiyeti elden bırakmıyoruz. Daha yalın bir kurum olmayı, kendini geliştiren, süreçlerini iyileştiren, daha inovatif bir şirket olmayı sürdürülebilirliğin önemli bir parçası olarak görüyoruz.

Dürüst, sağlam, doğru iş yapmak; dinamik, çevik, inovatif olmak; teknolojiyi iyi kullanmak; insan kaynağına yatırım yapmak ve kurumsal ilkeler doğrultusunda orta vadeli stratejiler oluşturmak bizi finansal anlamda şirket olarak kârlı, güçlü ve baki kılacak unsurlar. Ama sadece finansal olarak sürdürülebilir rakamsal tablolara sahip olmak yetmez. Aynı zamanda çevreye duyarlı ve sosyal gelişimi destekleyen işler yapmak gerekir, biz sürdürülebilirlik kavramını bunların hepsinin sağlandığı bir bütüncül yaklaşımla ele almayı önemsiyoruz.

Kadınlar, çocuklar, gençler

Toplumsal etki konusundaki çalışmalarınızı ve sosyal sorumluluk projelerinizi anlatır mısınız?
Rönesans Eğitim Vakfı (REV), başta Rönesans Holding Onursal Başkanı Bekir Ilıcak olmak üzere, Ilıcak Ailesi'nin girişimleri, destekleri ve bilginin üstünlüğüne olan inançlarıyla; gençlerin ve çocukların eğitimlerini, kişisel gelişimlerini desteklemek amacıyla 2009'da kuruldu. REV, gençlerin kendi potansiyellerini fark etmeleri, çok yönlü, eğitimli ve üretken bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlamak hedefiyle eğitim programları ve sosyal projeler hayata geçirmektedir. REV, benimsediği görev ilkeleri kapsamında, başta eğitim olmak üzere, birçok alanda faaliyete geçirdiği sosyal projeler ve kalıcı eserleriyle geleceğe katkıda bulunmayı kendine misyon edinmiştir. Program, maddi eğitim desteği sağlamanın yanı sıra online eğitim platformu ve gönüllülük çalışmalarıyla, gençlerin kişisel gelişimlerini de destekleyecek şekilde çok yönlü bir program olarak tasarlandı. Bir yılda,
20 bin gönüllülük saatine ulaşan bursiyerler, çocuklardan çevre sorunlarına, yaşlılardan sağlığa, eğitimden gençlik çalışmalarına kadar destek verdikleri farklı projeleriyle yarattıkları sosyal faydayı her geçen yıl daha da büyütüyor.

Rönesans Holding bünyesinde faaliyete geçirdiğimiz Rönesans çalışanlarıyla birlikte yürüttüğümüz gönüllülük programlarıyla toplumsal fayda üretmeye devam ediyoruz. Sürdürülebilir Yaşam Projesi ile çocukların henüz küçük yaşlardayken sürdürülebilirlik kavramı üzerinde düşünmelerini sağlamak ve yaşadıkları çevreyle ilgili farkındalıklarını geliştirmelerine destek olmak amacıyla Rönesans Gönüllü Takımı üyeleri tarafından geliştirildi. Bu kapsamda Rönesans çalışanlarından oluşan gönüllülerimiz 800 öğrenciye çevre eğitimi verdi.


Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Müdürlüğü ve Özel Sektör Gönüllüleri Derneği iş birliğiyle yürütülen Meslek Lisesi Koçları Projesine, Rönesans Gönüllü Takımı da 20 gönüllü koçuyla dâhil oldu. Küçükyalı Endüstri ve Teknik Meslek Lisesi’nin, İnşaat Teknolojileri Bölümü’nde okuyan 90 kız öğrenciye mentorluk yapan Rönesans çalışanlarından oluşan gönüllü koçlar, öğrencilerin bir yandan sosyalleşmelerine ve gelişimlerine destek olurken, bir yandan da rol model olarak mesleki gelişimlerinde rehberlik ederek bir yılda 750 gönüllülük saatine ulaştı.

‘Sürdürülebilir Geleceği Tasarla’ yarışmasından kısaca bahseder misiniz?

Sürdürülebilir Geleceği Tasarla Yarışması, kentsel alanda arazinin, doğal kaynakların en uygun şekilde kullanıldığı, sosyal yaşamın temel alındığı, karma kullanımlı kent yapılarının geliştirildiği ve sürdürülebilirlik ilkelerini barındıran bir öğrenci fikir yarışması. Şimdiye kadar farklı illerde 13 üniversiteye gidildi. Geçen sene yaklaşık 2 bin 800 olan başvuru sayısı da bu yıl 3 bin 100’ün üzerinde. Türkiye’nin her bölgesinden 144 farklı üniversiteden başvuru alındı. Çevresel sürdürülebilirliğin yanında bu yıl sosyal sürdürülebilirlik de ön plana çıktı.

Pusula'dan 35 yeni Rönesanslı çıktı

Yeni mezunlara nasıl imkanlar sunuyorsunuz?

Pusula programı yeni mezunlar için hazırladığımız önemli bir program. Gençlere yönelik istihdam programı kapsamında holding olarak iki Pusula dönemini geride bıraktık ve üçüncüsüne hazırlanıyoruz. İlk yıl 11 ay, ikinci yıl 9 ay olarak düzenlediğimiz iş başı eğitim programı süresince alanında tecrübeli mühendislerimizle yetenekli genç arkadaşlarımızı yetiştiriyoruz. Program süresince belirli aralıklarla yöneticilerimizden genç arkadaşlarla ilgili geribildirim alıyor ve gelişimlerini takip ediyoruz. Program sonunda yetenek olarak değerlendirilen arkadaşları aramıza katıyoruz. 2017 Pusula programı kapsamında yaklaşık 100 yeni mezundan 35’ini aramıza kattık.

‘Rönesans kültürü’ sizin için ne ifade ediyor?

Sürdürülebilir büyüme sağlamak… İnsan kaynağını merkeze almak… Ekip olarak belli bir stratejiyle çalışmak… Belirlenen strateji çerçevesinde tüm risk ve kazançları değerlendirmek… Gelişime, değişime açık olmak… Algısı açık, öğrenilen yeni bir şeyi bünyesine uygunsa çekinmeden uygulamak… Hızla karar almak…

Bize ulaşın