Ekonominin lokomotifi çimento sektörü

Ekonominin lokomotifi çimento sektörü

Çimento, ülkemizde kentsel dönüşüm, altyapı projeleri ve devletin inşaat faaliyetlerini destekleyici politikası sayesinde her daim büyüyen ve parlayan bir sektör oldu. Önümüzdeki 3 yıl içinde yeni oyuncular ve kapasite artışları çimento sektöründeki rekabeti artıracak olsa da hükümetin de inşaat sektörü faaliyetlerini destekleyici yönde kararlar almasıyla gelecek yıllarda çimentoda iç talep artacak. Çimento sektörü yatırım için cazipliğini koruyacak.

1000
 Ekonominin lokomotifi çimento sektörü

Ekonomik sıkıntılar yüzünden zaman zaman küçük çaplı dalgalanmalar olsa da Türkiye’nin çimento tüketimi son 10 yılda ortalama yüzde 5 büyüdü. Ancak 2015 yılı çimento sektörü açısından 2014’ten farklı olmadı. Sektör uzmanlarından aldığımız geri bildirimlere göre, 2015 yılında ülkede iki genel seçim yapılması, şirketlerin belirsizlik kaygısından dolayı inşaat sektörünün ivme kaybetmesine neden oldu. Haliyle, çimento da bu ivme kaybından nasibini en çok alan sektörlerden biri oldu. KPMG olarak 2016 yılında ise iç tüketimin 65,3 milyon ton civarında olacağını tahmin ediyoruz.
Tamamen bölgesel olarak arz ve talebin analiz edilmesi gereken çimento sektöründe, yüzde 26 ile en büyük iç talep payının Marmara Bölgesi'nde olması, bölgenin nüfusu ve çok sayıda büyük inşaat projesi olmasından dolayı şaşırtıcı değil. Marmara Bölgesi'ni sırasıyla Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi takip ediyor.

Türkiye çimento iç tüketimi (Milyon ton)

Türkiye çimento iç tüketimi (Milyon ton)

Gelecek yıllarda ne olacak?

Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin çimento talebindeki büyüme, geçmiş yıllara kıyasla biraz daha az olabilir. Ancak bu durum, çimentonun artık çekici bir sektör olmadığı anlamına gelmiyor. Sektörün öncü oyuncularıyla yaptığımız görüşmeler, analizlerimiz ve çimento sektörüyle ilgili verdiğimiz danışmanlık hizmetlerinden gelen tecrübemiz ışığında, çimento iç tüketimindeki ortalama büyümenin önümüzdeki 5 yıl boyunca yüzde 3-5 aralığında olacağını öngörüyoruz.

Çimentonun kankası: İnşaat

Çimento talebinin inşaat sektörüyle ve GSYH ile yüksek korelasyon gösterdiği, sektörün en önemli gerçeklerinden biri (bknz. aşağıdaki tablo). Halihazırda inşaat tipi olarak konutlar çimento tüketimi açısından birinci sırada yer alıyor. Konutları, altyapı ve konut dışı binalar takip ediyor.

GSYH, inşaat sektörü ve çimento talebi reel büyümesinin karşılaştırılması

GSYH, inşaat sektörü ve çimento talebi reel büyümesinin karşılaştırılması

İnşaat sektörünün önümüzdeki beş yıl boyunca yaklaşık ortalama yüzde 5 büyümesi bekleniyor. Bu büyümeden de görece daha yüksek payı altyapı segmenti alacak gibi görünüyor. Bu ise çimento tüketimi açısından olumlu bir durum. Çünkü, sektör uzmanları çimento için en büyük potansiyelin altyapı olduğunu söylüyor.

Kentsel dönüşüm ile de 6,7 milyon konutun 2023 yılına kadar tekrar inşa edilmesi söz konusu. Bu projeler kapsamında 80 milyon tondan fazla kullanılacağı tahmin edilen çimentonun sektörü canlı tutacak faktörlerden biri olacağı görülüyor. 

Segment bazında inşaat sektörünün büyümesi

Segment bazında inşaat sektörünün büyümesi

Göstergelerin yıldızı: Kişi başı çimento tüketimi

İnşaat faaliyetlerinin desteklenmesi dışında Türkiye’nin olağan demografik yapısı, nüfus artışı, kentsel yaşam tarzı konut taleplerini artırıyor. Çimento sektörü özelinde uzmanların ve analistlerin altını çizdiği en önemli gösterge kişi başına düşen çimento tüketimidir. Türkiye’de 2015 yılı itibariyle 820 kg civarında olan kişi başı tüketimin, 2021 itibariyle 1000 kilograma ulaşma potansiyeli göze çarpıyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için 1.000 kg kişi başına tüketim, çimento sektörünün doyuma ulaşması anlamına geliyor. Dünyada gelişmiş ülkelere bakıldığında ve geçmiş kişi başına düşen çimento tüketimi incelendiğinde, tüketimin 1.000 kilograma ulaştıktan sonra üç ila beş yıl sabit kalarak düşüşe geçmesi kaçınılmaz görünüyor.

Son yıllardaki üzüntü kaynağı: İhracattaki düşüş

Son 5 yıl içerisinde ihracattaki düşüşün temel nedeni, bölgedeki sosyo-ekonomik ve politik istikrarsızlık olarak görülüyor. İhracatın en yüksek seviyeye ulaştığı 2010 yılından sonra, Irak ve Mısır’a yapılan ihracat dramatik şekilde düştü. Suriye’ye gönderilen ürünlerin miktarı da görece azaldı. Geçtiğimiz yıllarda Irak’a yapılan çimento ihracatının sürekli olarak düşmesinin temel nedenleri Irak’ın yeniden inşasının önemli ölçüde tamamlanması ve İran’ın Irak çimento pazarındaki penetrasyonunu artırmasıdır. İran’ın rekabetçi fiyatlandırma stratejisi, sektördeki varlığını artırması açısından etkili oldu.

Fakat önümüzdeki yıllarda çimento ihracatının bugünkü durumuna göre olumlu gelişmeler göstermesi öngörülüyor. Gürcistan’daki inşaat yatırımları ve Suriye’nin yeniden inşasının, Türkiye çimento sektörü için potansiyel oluşturması bekleniyor. Ayrıca, önümüzdeki 5 yıl içerisinde, İsrail’e olan ihracatın devam edeceği ve ABD ile Afrika’ya satılan ürünlerin hacimce artacağı tahmin ediliyor.

Ambargoların kalkmasından sonra İran’ın çimento sektöründeki etkisi konusunda iki değişik senaryo söz konusu:

  • İran’ın özellikle bölgedeki diğer pazarlarda penetrasyonunu artırma isteği uyanacağından, Türkiye’nin çimento ihracatı açısından bir tehdit oluşabilir.
  • Ambargolardan sonra İran’ın önemli yatırımlar çekmesi bekleniyor.Dolayısıyla İran ihracata değil de iç talebi karşılamaya yoğunlaşmak zorunda kalırsa Türkiye için bir tehdit oluşturmaz. 

Türkiye’nin çimento ihracatı (Milyon ton)

Türkiye’nin çimento ihracatı (Milyon ton)

Güçlü oyuncular ve coğrafi yaygınlık

Türkiye’nin 7 bölgesinde bulunan 52 adet entegre çimento üretim tesisi sektördeki oyuncuların coğrafi yaygınlığını gösteriyor. Coğrafi yaygınlığın en önemli nedenlerin biri lojistik faktör. Çünkü sektörde üretim ve tüketim yerlerinin birbirine yakınlığına dikkat ediliyor. Karayolu taşımacılığı açısından 250-300 kilometrelik yarıçapın aşılmaması amaçlanıyor.

Aslında sektörün, büyük oyuncular tarafından domine edildiğini söylemek de mümkün. Türkiye çimento sektöründeki ilk 10 oyuncu, toplam klinker kapasitesinin yaklaşık yüzde 71’ini, toplam çimento kapasitesinin de yüzde 74’ünü oluşturuyor.

Kapasite kullanım oranları neden düşük?

Türkiye’de 2015 itibariyle çimento kapasitesi (126,1 mt), toplam çimento üretiminin (71,4 mt) bir hayli üzerindedir. Bu durumun temel nedeni, üreticilerin sezonlara göre ciddi farklılık gösteren çimento talebini karşılayabilecek kapasite bulundurma gereksinimleridir. Ayrıca, yeni teknolojiyle kapasite artırımı yapan tesisler, eski teknolojili hatlarını kullanmama eğilimindedir. Bu hatlar, çoğu zaman atıl durumda kalabilmektedir. Bu durum, yeni teknolojili hatlarda özellikle enerji maliyetlerinin daha düşük olmasıyla ilintilidir.

Güçlü oyuncular ve coğrafi yaygınlık

Kapasite artırımları ve yeni oyuncular her zaman gündemde

Yüksek kâr marjları ve pazar potansiyeli birçok yatırımcının çimento üretimi için planlar yapmasına ve start almasına sebep oluyor. FAVÖK marjlarının yüzde 40’larda olması ve iç talebin büyüyerek devam etmesi, önümüzdeki 3-4 yıl içerisinde çimento sektöründeki oyuncu sayısının artmasına ve bazı mevcut oyuncuların kapasitelerini artırmasına ortam hazırlıyor.

2016 yılı bitmeden 1,5 milyon ton klinker kapasiteli 2 entegre tesisin Eskişehir ve Samsun’da inşaatının tamamlanmasını bekliyoruz. 2017 yılında ise pazarda var olan bazı oyuncuların kapasite artırmaları ve bazı oyuncuların da yeni ve daha teknolojik tesislere taşınması söz konusu. 2018 yılında ise Limak Holding’in çimento yatırımlarını tamamlaması bekleniyor.

Çimento tesisleri sürekli periyodik yatırımlar gerektirmese de ilk yatırım maliyetleri yüksektir. 1 ton çimento üretimi için ortalama 100 euro kadar yatırım gerekir. Bu da 1 milyon ton üretim kapasiteli bir tesis için yaklaşık 100 milyon euro yatırım gerektiğini gösterir. Ancak, sektörden aldığımız geri bildirimlere göre bu miktar, doğru yatırım stratejileriyle ton başına 75 euroya kadar düşebiliyor.

Alternatif yakıt göze çarpan bir trend

Çimento üretiminde en büyük maliyet kalemi yaklaşık yüzde 50-55 payla enerjidir. Yurt içinde çimento fabrikaları enerji ihtiyaçlarını petrokok ve kömür ile karşılar. Şirketler enerji verimliliğine ve alternatif yakıt kullanımına yönelik çözümlerle üretim maliyetlerini düşürmeye çalışır. Bu sebeple şirketler yarı mamul olarak kullanılan klinkerin üretim sürecinde ısıl enerjinin yoğun olarak kullanılmasından dolayı ortaya çıkan atık sıcak gazların geri kazanımıyla enerji üretilmesine önem verir. Oyak ve Çimsa bu konuda sektörde öncü oyunculardır.

Yaklaşık 20 milyon TL’lik bir yatırımla şirketler yıllık enerji maliyetlerinden 6 milyon TL’lik tasarruf yapabilir. Önümüzdeki yıllar için de diğer oyuncuların alternatif yakıt kullanarak enerji maliyetlerini düşürmeye yönelik yatırımlar yapması veya tesislerini taşıyarak daha düşük maliyetli enerji kullanımına ortam hazırlayan entegre tesisler oluşturulması rekabet açısından kaçınılmaz görünüyor.

Yeni oyuncuların her daim sıkıntısı: Pazara giriş engelleri

Yüksek yatırım maliyetleri, oyuncuların coğrafi yaygınlığı ve müşterilerin tedarikçilere bağlılığı, Türkiye çimento pazarına giriş için başlıca engeller olarak görülüyor.

Bahsettiğimiz gibi çimento tesisi kurmak için ton başına yaklaşık 100 euroluk yatırım gerekir. Yüksek kapasite bulundurma gerekliliği de göz önünde bulundurulduğunda, ilk yatırım maliyetlerinin hayli yüksek olduğu göze çarpıyor.

Türkiye’nin 7 bölgesine yayılmış bir oyuncu ağı var. Bu da özellikle başlıca oyuncuların kendi pazarlarında hakimiyetleri olduğunu gösteriyor.
Pazardan aldığımız geri bildirimlere göre hem son kullanıcılar hem de distribütörler sıklıkla tedarikçilerini değiştirme eğiliminde değiller. Bu durum da Türkiye çimento sektöründe tedarikçilere bağlılık olduğunun altını çiziyor.

© 2024 KPMG Bağımsız Denetim ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik A.Ş., şirket üyelerinin sorumluluğu sundukları garantiyle sınırlı özel bir İngiliz şirketi olan KPMG International Limited ile ilişkili bağımsız şirketlerden oluşan KPMG küresel organizasyonuna üye bir Türk şirketidir. Tüm hakları saklıdır. 

Küresel KPMG ağının yapısı hakkında detaylı bilgi için kpmg.com/governance adresini ziyaret edebilirsiniz.

KPMG International Cooperative (“KPMG International”) bir İsviçre kuruluşudur. KPMG ağına üye olan bağımsız şirketler, KPMG International’a bağlıdır. KPMG International’ın müşterilere sunduğu herhangi bir hizmet yoktur. Hiçbir üye şirketin KPMG International’ı veya bir başka üye şirketi, aynı şekilde KPMG International’ın da hiç bir üye şirketi üçüncü şahıslar ile karşı karşıya getirecek zorlayıcı ya da bağlayıcı hiçbir yetkisi yoktur. Tüm hakları saklıdır.

Bize ulaşın