Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force – “FATF”), 1989 yılında suç gelirlerinin aklanması, terörizmin finansmanı ve kitle imha silahlarının finansmanının önlenmesi amacıyla İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (Organization for Economic Co-operation and Development – “OECD”) tarafından kurulan bir organizasyondur.

Dünya genelinde 200’den fazla ülke FATF tavsiyelerine uyacağını taahhüt etmiştir. Türkiye de 1991 yılında FATF tavsiyelerini kabul ederek teşkilata üye olmuştur. Bu kapsamda, finansal ve finansal olmayan kuruluşlardan suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanının önlenmesiyle ilgili veri toplamak, şüpheli işlem bildirimlerini almak, analiz etmek ve gerektiğinde detaylı inceleme yapmak veya yaptırmak amacıyla 1997 yılında Maliye Bakanlığı bünyesinde Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) kurulmuştur.

FATF, yılda üç kez  suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanıyla mücadelede (Anti Money Laundering & Counter Terrorist Financing- AML/CTF) yetersiz kalan ülkeleri açıklamaktadır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda; ülkelerin kara para aklama, terörizmin finansmanı ve kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı ile mücadelede eksiklikleri olduğu kanaatine varılması halinde; ilgili eksiklikleri iyileştirici aksiyonlar alarak gidereceğini taahhüt eden ülkeler “gri listeye” alınırken FATF tavsiyelerine uymayı kabul etmeyen ülkeler (İran ve Kuzey Kore) “kara listede” takip edilmektedir.

FATF tavsiyelerine uymayı kabul eden fakat taraf oldukları ticari faaliyetlerdeki işlemlerin mahiyetlerini detaylı bir şekilde ele alacak hukuki düzenlemeleri, yapısal reformları, izleme mekanizmaları yeterli olmayan ülkeler ise Gri Liste’de takip edilmektedir.  

FATF Genel Kurulu, 21 Ekim 2021 tarihinde; içerisinde Pakistan, Suriye ve Güney Sudan’ın da bulunduğu gri listeye Türkiye’yi de alma kararı vermiştir.

Gri listeye alınan ülkeler; dış yatırım çekme sürecinde uluslararası otoriteler, kredi kuruluşları ve yatırımcılar nezdinde itibar kaybına uğramaktadır. Bu durum, ihracat ve ithalat ağı yüksek olan şirketlerin çeşitli yaptırımlarla ve ek yükümlülüklerle (detaylı durum tespit çalışmaları, denetim, sıkılaştırıcı tedbirler vb.) karşılaşması sonucu pazar paylarının daralmasına sebebiyet verebilecektir. Tüm bu etkenlerin sonunda ise, ilgili ülkelere sermaye akışı olumsuz etkilenebilecek olup hem finans sektörünün hem de reel sektörün likidite sıkıntısı yaşaması muhtemel olacaktır. Örnek vermek gerekirse, 2018 yılında gri listeye alınan Pakistan’dan bugüne kadar 35 milyar $ tutarında yabancı sermaye çıkışı gerçekleşmiştir.

FATF tarafından gri listede yer alan ülkelerin bu listeden çıkabilmeleri için almaları gereken aksiyonlar ülke dinamikleri göz önünde bulundurularak farklılaştırılmaktadır. Bu doğrultuda, FATF uyarınca Türkiye’nin gri listeden çıkabilmesi için alması gereken aksiyonlar aşağıdaki gibidir:

  • MASAK mevzuatının müşterini tanı, gerçekleştirilen işlemlerin mahiyeti, nihai faydalanıcının tespiti vb. konularda kapsamının genişletilmesi,
  • İlgili MASAK mevzuatına uyumsuzluk durumunda cezai yaptırımların artırılması,
  • Kuruluşların ticari faaliyetlerinden kaynaklanan potansiyel risklerin periyodik olarak değerlendirilmesi,
  • Bankacılık, altın, değerli taş, döviz bürosu ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar üzerindeki kontrol ortamının artırılması

Türkiye’de yer alan finansal ve finansal olmayan kuruluşların suç gelirlerinin aklanmasının ve terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla ulusal ve uluslararası yasa ve yönetmelikleri, genel kabul görmüş standart ve rehberleri, iyi uygulama örneklerini benimseyerek mevcut yönetişim yapılarını ve operasyonel faaliyetleri üzerindeki kontrol ortamını güçlendirmeleri gerekmektedir. 

KPMG olarak, var olan politika ve prosedürlerin mevcut düzenlemelerle uyumunun sağlanması, eksik olan dokümanların hazırlanması ve suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadelede gerekli kontrol ortamının tesis edilmesi için müşterilerimize destek olup uzman ekibimiz tarafından aşağıdaki çalışmalar kapsamında hizmet vermekteyiz:

  • Şirket politika ve prosedürlerinin, yasal düzenlemeler ve uluslararası standartlar çerçevesinde değerlendirilmesi,
  • İş ilişkisine girilen müşteri veya üçüncü tarafların kimlik tespitlerinin yapılması ve bilgilerinin (adres, iletişim, yönetim yapısı, nihai faydalanıcı vb.) güvenilir ve geçerli kaynaklardan teyit edilmesi süreçlerinin kurgulanarak sistemsel metodolojinin geliştirilmesi,
  • Müşteri edinim sürecinde risklilik seviyesi belirleme ve periyodik kontrollerin hayata geçirilmesi,
  • Müşteri ve diğer üçüncü taraflara ilişkin detaylı durum tespit çalışmasının sistemsel entegrasyonu,
  • Risk değerlendirme çalışmalarının gerçekleştirilmesi,
  • Suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanının önlenmesi kapsamında müşteri ve para transferi izlenme süreçlerinin kurgulanması,
  • Şirketlerin mali suçlara ilişkin farkındalık seviyesinin ölçülmesi ve buna göre gerekli iyileştirme çalışmalarının yapılması,
  • Suç gelirlerinin aklanmasının ve terörizmin finansmanının engellenmesi hususlarında çalışanlara süreklilik gösteren bir eğitim programının hazırlanması 

Yazarlar

oytun-onder

Usulsüzlük Önleme, İnceleme, Ticari Uyuşmazlık ve Uyum Danışmanlığı, Danışmanlık Şirket Ortağı

KPMG Türkiye

E-posta

Kemal Çağıl Eryılmaz

Usulsüzlük Önleme, İnceleme, Ticari Uyuşmazlık ve Uyum Danışmanlığı, Müdür

Bize ulaşın