Büyük nüfus yapısına paralel talebin sürekli yükseldiği ilaç sektörü, talebin esnek olmaması nedeniyle sürdürülebilirlik sorunu yaşamayan bir pazar olmasıyla öne çıkıyor. Ortalama yaşam süresindeki artışın da desteklediği sektör, önemi artan sosyal devlet kavramı ile büyümeye devam ediyor.

Öte yandan hızla artan teknolojik gelişmeler; sektörün kendi sınırlarının ötesine geçmesine yardım ederken yepyeni açılım alanları da yaratıyor. Sektör, sadece tedavi amaçlı ilaçlar alanında değil, yaşam kalitesini artırmaya yönelik tüketici ürünleri olarak sınıflanan potansiyeli yüksek bir yan dalla da büyüyor.

Küresel ilaç sektörünün 2019 yılsonu yaklaşık büyüklüğü 1,3 trilyon USD seviyesinde. 2018 yılına göre %4 büyüyen sektörün, 2020-2023 döneminde ise ortalama %4,5 oranında büyüyerek 1,5 trilyon USD seviyesini aşması bekleniyor.

Teknik adıyla SARS-CoV-2 ya da 2019-nCoV, herkesin bildiği isimle koronavirüs ya da COVID19, 2020 yılının ana gündem maddesi. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart tarihinde hastalığı “pandemi” (kıta ve tüm dünya gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalık) olarak nitelendirme kararı aldı. Virüs, can kayıpları ve toplumsal endişe akımının ötesinde neredeyse tüm sektörlerin performansını olumsuz etkilerken; korona virüsü tedirginliği ilaç şirketlerinin hisselerine değer kazandırıyor. Ancak korona virüsü, özellikle tedarik zinciri üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle üretim ve ilaca ulaşım açısından tehdit oluşturuyor.

Türkiye ilaç sektörünün ise, 2019’da da kur düzenlemesinden kaynaklı fiyat artışlarından destek alarak TL bazında büyümeyi sürdürmesi bekleniyor. Sektörün, artan ve yaşlanan nüfus ile birlikte artan talep ve yeni hastalıklar sebebiyle satış ve sürdürülebilir büyüme konusunda sorun yaşamayacağı tahmin ediliyor. Yerel yatırımcılar, makroekonomik ortamın bozulması ile görece zorlu dönemler geçirse de gerek kamunun yerelleştirme motivasyonu gerekse de önceki yıllara göre normalleşen ekonomik görünüm sektörün geleceğine ilişkin umutları artırıyor.

Türkiye jeopolitik konumu sayesinde ihracat pazarlarını çeşitlendirebilme kabiliyeti diğer bir avantaj olarak öne çıkıyor. Türk ilaç sanayinin, bölgesel üretim merkezi olma yolundaki adımlarının bu yıl da devam edeceği kanaatindeyiz. İlacın yanı sıra aşıya dönük yatırımların da öne çıkması beklentisi hakim. İhracat için yeni döneme ilişkin hedef ülkeler arasında ABD ve Türki Cumhuriyetler pazarları öne çıkıyor.

Sektör, kısa ve orta vadede pozitif görünüme sahip, ancak uzun vadede küresel çapta rekabet edebilmek için Ar-Ge yatırımlarına hız kesmeden devam edilmesi gerekiyor. Sürdürülebilirlik ve küresel rekabette söz sahibi olabilmek adına gereken Ar-Ge yatırımlarının zamanında ve etkili şekilde yapılabilmesi kritik önem taşıyor.

Bize ulaşın