KPMG’nin hazırladığı “Ar-Ge 2030” raporuna göre, dalgalanan Ar-Ge maliyetleri ve kısalan ürün yaşam döngüsü, artan risklerle birlikte ilaç şirketleri için yatırım getirisi ve verimlilik üzerinde olumsuz bir etki oluşturuyor. İlaç sektöründeki yöneticilerin, araştırma ve geliştirme süreçlerini detaylı bir şekilde gözden geçirmesi önem taşıyor. Şirketler 2030'a kadar dış kaynak kullanımı, kaynak paylaşımı ve ileri teknolojilere odaklanan Ar-Ge yöntemlerini benimseyecekler. Önde gelen şirketlerin geleceğe hazırlanmak adına bu trendleri  yakından takip etmesi gerekiyor.

İlaç şirketlerinin ana gelir kaynağı olan ‘herkese uyacak tedavi’ dönemi artık sona eriyor.  Hükümetler, sigortacılar ve hastaların ilaç fiyatlandırmalarına istinaden daha fazla şeffaflık talep etmesi, sağlık hizmetlerine olan talebin artması ve bütçe sıkıntıları ile birlikte ilaç şirketleri, maliyet ve fiyatlamalarını azaltmak konusunda baskı altında. Daha şimdiden bir dönüşüm geçiren Ar-Ge süreçlerinin, 2030 yılında daha da farklı bir yol izlemesi bekleniyor. KPMG’nin Strateji profesyonelleri, Ar-Ge ekosisteminin geleneksel paydaşlardan uzaklaşacağını öngörüyor. Beklentilere göre, Ar-Ge’deki dönüşüme teknoloji oyuncuları, klinik araştırma kuruluşları (CROs) ve akademiler veya bu oyuncular arasındaki konsolidasyon öncülük edecek. Ar-Ge süreçlerinin şirket içinde yürütülmek yerine, ağırlıklı olarak dış kaynak kullanımına odaklanacağı tahmin ediliyor.

2030’a kadar Ar-Ge süreçlerini tepeden tırnağa değiştirecek üç ana faktör öne çıkıyor. Bunlardan biri Ar-Ge süreçlerinin daha az riskli hale getirilmesi için olan baskı. Sektördeki şirketler; küresel operasyonların yeniden yapılandırılması, portföylerinin çekirdek olmayan bölümlerinin tasfiye edilmesi ve belirli süreçlerin dış kaynaklardan sağlanması da dahil olmak üzere aktif önlemler almalarına rağmen zorlanmaya devam ediyor. Ar-Ge'ye yapılan küresel harcama 2005-2017 yılları arasında büyürken, jenerik ilaç satışlarının toplam küresel  ilaç satışlarındaki yüzdesi aynı dönemde % 6'dan % 10'a yükseldi. Bu durum, Ar-Ge verimliliğinde bir düşüşe ve ilaç şirketleri tarafından çeşitli düzenlemeler yapılması gerektiğine işaret ediyor. Son 40 yılda, 1 milyar ABD Doları değerinde Ar-Ge yatırımı başına satışa sunulan ilaç sayısı neredeyse 30 kat azaldı. İlaç sektörünün cari yatırım getirisi ise şu an için sadece %3,2. 

Sektörü dönüştürecek bir diğer etken ise kişiselleştirilmiş çözümlere yönelim. Günümüzde Ar-Ge süreçleri hastalık alt tiplerine, demografik özelliklere, risklere ve biyobelirteçlere dayanan hasta alt gruplarını hedef alan sınıflara ayrılmış tıp üzerine odaklanıyor. Üreticiler gün geçtikçe daha fazla özelleştirilmiş ürün ve kişiselleştirilmiş çözümler geliştiriyor.

Elektronik sağlık kayıtları, mobil uygulamalar, tanı ve genom biliminin yanı sıra veri analitiği araçlarından sağlanan eş zamanlı küresel veri, kişiselleştirilmiş tedavi seçeneklerinin geliştirilmesini destekleyecek.

Sayıları giderek artan bilimsel ve teknolojik inovasyonlar da sektörde değişime öncülük edecek. Ar-Ge’de değişimi yönlendirecek bir dizi yeni yetenek ve platform teknolojisi ortaya çıkıyor. Hücresel, gen ve doku mühendisliği gibi yeni bilimsel teknolojiler, sağlık hizmetlerinde giderek daha önemli bir rol oynayacak. Ar-Ge'yi başarılı bir şekilde yeniden yapılandırmak için şirketlerin yarının yıkıcı teknolojilerin hangileri olacağını anlamakla beraber, birtakım teknoloji stratejileri ve yol haritaları geliştirmeleri gerekecek.

2030'a kadar Ar-Ge’nin farklılaşacağı başka bir nokta da finansman stratejileri olacak. Mevcut finansman modelleri değişip, Ar-Ge maliyetleri ve kaynakları büyük olasılıkla çeşitli paydaşlar arasında paylaşım ekonomisi modeli, CRO'lar ile özkaynak ortaklıkları ve kitlesel fonlama yolları olmak üzere üç farklı şekilde dağıtılacak. Paylaşım ekonomisi modeli, fiziksel varlıkların sahip olunması yerine paylaşılmasını gerektirdiği için maliyetlerin düşmesini sağlayacak. Böylelikle Ar-Ge ekosistemindeki şirketler, insan, sermaye ve entelektüel kaynakları ile beraber varlıklarını da optimize etmek için birlikte çalışacaklar. KPMG’nin analizine göre, ilaç sektörüne yönelik bir paylaşım ekonomisi modeli: 

Ar-Ge 2030

Tüm bu bahsi geçen dönüşümleri göz önünde bulundurduğumuzda, şirketlerin yeni düzene ayak uydurmak için çeşitli önemler alması gerekiyor. Şirketler, Ar-Ge bölümlerini yenilikçi ve sürdürülebilir bir hale getirmek için Ar-Ge operasyonlarının kapsamını genişletmeli. Buna ek olarak, rakiplerinin gerisinde kalmak istemeyen kuruluşların stratejilerinde yeni araçlara yer vermesi ve dijital kültürün oluşturulmasına odaklanması kritik önem taşıyor.