Küresel ticaretteki korumacı tedbirler ve İngiltere'nin AB'den çıkışı (Brexit) kaynaklı belirsizliklerden dolayı ekonomik aktivite yavaşlarken, ticaret hacmi de ivme kaybediyor. Bu nedenle dünya genelinde taşımacılık ve lojistik sektörü açısından kısa vadede zorlu bir görünüm ortaya çıkıyor.

Türk taşımacılık ve lojistik sektörü ise, küresel kriz sonrası dönemde dalgalı bir seyir izledi. Bu durumda jeopolitik gelişmeler ve ticaret ortağı ekonomilerin performansı önemli rol üstleniyor.

Dünya Bankası'nın yayınladığı, 160 ülkenin lojistik performanslarını değerlendiren 'The Logistics Performance Index' (LPI) 2018 raporunda Türkiye 3.15 puanla 47'nci sırada yer alıyor. Türkiye 2016'da listede 34'üncü sıradaydı.

Son yıllarda döviz kurlarındaki yükseliş nedeniyle sektörün borç yükü hızlı şekilde arttı. Ancak GSYH içindeki yüzde 7,7’lik payı ile karşılaştırıldığında sektörün borç yükünün çok yüksek olmadığı görülüyor.

Son yıllardaki zayıf performansına karşın yabancı yatırımcıların sektöre olan ilgisi devam ediyor. 4,7 milyar doları son 5 yılda olmak üzere sektöre son 15 yılda 7,1 milyar dolarlık yabancı yatırım girişi oldu.

Öte yandan Türkiye'de son 15 yılda deniz taşımacılığının hem ihracatta hem de ithalattaki payı arttı. Buna karşın karayolu taşımacılığının gerilediği görülüyor. İthalat tarafındaysa boru hatlarıyla yapılan ham petrol ve doğalgaz taşımacılığı önemli bir yer tutuyor. Demiryolu ile yapılan yük taşımacılığı ise hem ihracatta hem de ithalatta hala son derece az bir paya sahip.

Türk taşımacılık ve lojistik sektörünün coğrafi konumu ve ekonominin dış ticaretteki esnekliği sayesinde orta vadede önünün açık; buna karşın sektör uzun vadede küresel rekabetten geri kalmamak için dijital teknolojilerdeki gelişimle uyumlu olarak dönüşümünü mutlaka gerçekleştirmeli.

Bize ulaşın