Raporumuz Türk otomotiv sektörünün, önümüzdeki dönemde de küresel ve yerel unsurlardan kaynaklı bir takım zorluklarla baş etmek durumunda kalacağını gösteriyor. Brexit ve ticaret savaşları gibi gelişmelerin etkisiyle zor günler geçiren otomotiv sektörünün, güçlü yabancı ortaklıkları ve olgunlaşmış üretim yapısıyla ihracatın ve sanayinin taşıyıcı unsuru olmaya devam edeceğini öngörüyoruz.

Temel büyüklükler açısından Türk otomotiv sanayi, son dönemdeki küresel eğilimlerden olumsuz etkileniyor. Yerel üretim, 2018'de küresel talepteki yavaşlama ve yurtiçi talepteki daralma nedeniyle yüzde 10,2 küçüldü. 2018 genelinde yaşanan kur ve faizlerdeki hızlı yükselişler, yurtiçi yerleşiklerin dövizle yaptıkları kiralama sözleşmelerine getirilen kısıtlama ile toplam otomotiv satışları yüzde 32,7 daraldı. Bu daralma ithal otomobilde yüzde 36,2, yerli otomobilde ise yüzde 24,6 olarak gerçekleşti. İhracat cephesinde ise, sektör 2018’i yüzde 1’lik daralma ile kapattı.

Dünyada ise otomotiv sektöründe son 10 yılda üretim Avrupa ve ABD'den Asya'ya kaydığını görüyoruz. 2007 krizi öncesinde otomotivdeki üretim payı yüzde 26,1 olan Amerika'nın payı 2017'ye gelindiğinde yüzde 21,2'ye, Avrupa'nınki ise yüzde 31,2'den yüzde 22,28'e geriledi. Asya'nın payı ise 10 yıllık dönemde yüzde 41,9'dan yüzde 55'e çıktı.

Dünya otomotiv sektöründe son dönemde üreticileri zorlayan konuları sıraladığımızda; öncelikle düşük karbon emisyonlu, çevre dostu hibrit ve elektrikli araçların daha çok tercih edilmesinin yarattığı talep değişimi, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılma süreci – Brexit, küresel ticaretteki korumacı eğilimler ve rekabeti düzenleyen ve tüketici haklarını koruyan yasal gelişmelerin getirdiği yeni maliyetler öne çıkıyor. Bu karşılık satışların gücünü koruması ve üretimde verimlilik artışı sağlayan süreç iyileştirmeleri sayesinde sektör dünya genelinde karlılığını korumakla birlikte, sektör oyuncuları mevcut zorluklarla daha etkin mücadele edebilmek için son yıllarda daha çok işbirliğine gidiyor.

Bize ulaşın