Otomotivin geleceği: Devrim mi evrim mi?

Otomotivin geleceği: Devrim mi evrim mi?

Geçtiğimiz yılı ihracat, üretim ve iç pazarda rekorla kapatan otomotiv sektörü yöneticilerinin, önümüzdeki beş yıla dair öngörülerini içeren “KPMG Türkiye Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl dördüncü defa ve “Geleceğin İş Modelleri” temasıyla yayımlandı. Pazara dair ihracat, satış ve üretim kapasitesi rakamlarını analiz eden araştırma; yöneticilerin beklentilerini ortaya koyarken, geleceğin iş modellerine yönelik KPMG uzmanlarının yorumlarıyla otomotiv sektörünün geleceğine ışık tutuyor.

1000
 Otomotivin geleceği: Devrim mi evrim mi?

Dünya genelinde otomotiv sektöründe büyük değişimleri beraberinde getirecek gelişmeler yaşanıyor. Bir yandan üretilen araçlar her geçen gün yeni teknolojilerle donanıp giderek güçlenirken diğer yandan Google ve Tesla gibi alışılmış otomobil algısını kökten değiştirmeyi hedefleyen yeni oyuncuların pazara girmesi ile bir devrimin yaşanma olasılığı artıyor. Herkes değişimin ayak seslerini duyarken otomotiv sektöründe akıllardaki soru şu: değişim akıllı telefonlarda yaşadığımız şekilde bir devrim ile mi gerçekleşecek yoksa otomotiv sektöründe alışık olduğumuz gibi adım adım bir evrim mi yaşanacak?

Üreticiler, otonom araç ve bağlanabilen araçlar üzerinde çalışmalarını hızlandırmış olsa da, uzun yıllardır kullandıkları iş modellerine devam edip yeni teknolojileri adım adım, lüks modellerden başlayarak alt modellere doğru genişletmeyi hedefliyor. Google ise devrim yapmayı planlıyor. Hedefi; küçük, herkesin alabileceği ve almak isteyeceği bir araç üretmek veya ürettirmek. Google’ın araç üretiminde tedarik sanayisi ile yakın iş birliği içine girmesi de yan sanayi için yeni iş fırsatlarının doğacağını gösteriyor.

Tüm bu gelişmeler üreticiler için bir yol ayrımına işaret ediyor. Üreticilerin araç üreticisi mi, bilişim uzmanı mı olmak istediklerine dair karar vermeleri gerekecek. Bu iki sektörün otomotivde birleşmesi, iş modellerinin değişeceğinin habercisi olarak görülebilir.

Otomotiv sektörünün gündemini bu gelişmeler meşgul ederken KPMG Türkiye, bu yıl dördüncüsünü gerçekleştirdiği “Otomotiv Yöneticileri Araştırması”nın ana temasını “Geleceğin İş Modelleri” olarak belirledi. Böylece Türkiye otomotiv sektörünün önde gelen yöneticilerinin sektöre dair 5 yıllık beklentileri ortaya konurken KPMG profesyonellerinin derinlemesine yorumları da sektörün uzak geleceğine pencere araladı. 

BRIC üreticilerinden umut kesildi

Bu yıl araştırmanın önemli bulgularından biri, Türkiye otomotiv sektöründe yöneticilerin, BRIC üreticilerinden umudu kesmesi oldu. Geçtiğimiz 3 yıl boyunca BRIC ülkelerindeki üreticilerin, Avrupa pazarına girmesinden emin olan Türkiye otomotiv yöneticileri, bu yıl fikir değiştirmiş görünüyor. Geçmiş yıllarda yöneticilerin yüzde 60’ından fazlası Çinli şirketlerin Avrupa pazarına girmesini beklerken bu yıl rakam yüzde 45’e geriledi. Başarılı olamayan Çinli üreticilere olan inanç sarsıldı.

Avrupa pazarının isteklerinden oluşan bariyerler, Çin şirketleri için aşılamayacak kadar yüksek görünüyor. En çarpıcı örnek olarak, Qoros markasının yaşadığı hayal kırıklığını hatırlayalım. Alman mühendisleri ve yöneticileri transfer ederek Alman teknolojisi ile Çin aracı üretip Avrupa pazarlarını kazanmak isteyen ortaklar, büyük ilgi toplamalarına rağmen bu hedeften vazgeçmek zorunda kaldı. Araçlar, kalitelerinin uluslararası düzeyde olduğu düşünülmesine rağmen birçok bariyere takıldı. Düşük marka bilinirliği, Çin araçlarının düşük kalite imajı, satış ağının yetersizliği ve sınırlı model sayısı başarısızlığa yol açtı. Yeni stratejiye göre şirket, ancak Çin pazarında başarılı olduktan sonra Avrupa pazarına açılacak.”

Özellikle AB pazarında, etkin bir bayi sisteminin oluşturulmasında her yeni marka için önemli zorluklar bulunuyor. Pazar bariyerleri yüksek. Öte yandan aracın ikinci el değerinin oluşması da yerleşik markalara göre çok uzun sürüyor. Bu, tüketici talebi için çok olumsuz bir durum. Bu koşullarda Çin otomotiv ürünlerinin, AB pazarına girişi zor görünüyor. AB’de üretim yapmasına rağmen AB dışı markaların pazar paylarının hala yetersiz düzeyde olduğu da dikkate alınmalı. 

Pazarın büyümesi “milli gelirde artış”a bağlı

Araştırma sonuçlarına göre; otomotiv pazarının büyümesi için kişi başına düşen milli gelirin artış hızı, pazar oyuncuları tarafından en önemli etken olarak görülüyor. Bu beklenti, ilk defa sektör üzerindeki vergi yüklerinin azaltılmasından daha önemli bir unsur olarak ortaya çıktı. Zaten kullanılmış araç pazarının yeni araçtan 4-5 kat fazla oluşu, düşük gelir nedeniyle yeni araç alınmadığı tablosunu doğrular nitelikte bir sonuç. Ekonomideki genel konjonktür değişimleri, doğal olarak her sektörde talebe yansıyor ancak milli gelirdeki artış yeni araç alımına yansımıyor. Çünkü sektör için milli gelirin dağılımı da, artışı kadar önemli. Bu durum, sektörün sanayiden ticarete her kesimindeki olumsuz etkilerinin azaltılması için daha dengeli bir sisteme ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor. 

Satıcılar, internet üzerinden ikinci el satışına yöneliyor

Yetkili satıcılık mesleğinin, gelecekteki sorunlarının başında büyük bir farkla karlılığın yüksek fi nansal riskleri ve büyük yatırımları karşılamamasının olacağı belirtiliyor. Bir yandan kur etkisi ve yüksek vergiler gibi konular maliyetleri artırırken öte yandan yoğun rekabet satış fiyatlarını baskı altında tutuyor.

Yetkili satıcıları etkileyen en önemli dış faktörler arasında ise yoğun rekabette değişen tüketici beklenti ve davranışları dikkatle izleniyor. Yetkili satıcılar nezdinde ikinci el pazarının internet üzerinden büyümesi bekleniyor.

Yetkili bayiler, artan rekabetin yanı sıra hızla değişen tüketici isteklerinin yer aldığı farklı bir pazar gelişimini yakından izliyor. Özellikle yeni nesil tüketiciler daha yakından takip ediyor. Tüketici, bayiden daha fazla hizmet ve seçenek sunmasını bekliyor. Öte yandan pazarda artan marka ve model seçenekleri de bayilerin galerilerinde daha fazla modelle tüketicinin karşısına çıkmasını gerektiriyor.

Yeni araç satışlarında kullanılmış aracın uygun bedelle değişimi, müşteri için kolaylık sağlıyor. Bayiinin bu araçların satışını internet üzerinden hızla gerçekleştirmesi, işletmede nakit yönetimi acısından da önem taşıyor.

 Otomotivin geleceği: Devrim mi evrim mi?

Üretim ve kapasite açıklamaları beklentileri solladı, 5 yıllık tahminler yakalandı

Yöneticilerin büyük çoğunluğu, üretimde artış bekliyor. Üretimin 1,2 milyondan (baz yılı 2014) 1,4 milyonun üzerine ve kapasitenin 1,7 milyondan 1,9 milyonun üzerine çıkmasına yönelik beklenti olduğunu, ancak bazı üreticilerin son açıklamaları ile gerçeklerin beklentileri geçtiği görülüyor. Toyota, Mercedes, Tofaş ve Ford’un 2016 yılının başında yaptıkları açıklamalar ile üretim miktarları ve kapasitenin beklentilerin üzerine çıkacağı da kesinleşti. Otomotiv sanayisi yeni Ar-Ge ve yatırım teşvikleriyle son yıllarda önemli bir gelişme ivmesi yakaladı ve gelişmeler olumlu devam ediyor.

Yeni bir marka yatırımı beklenmiyor. Ancak mevcut şirketlerin yeni yatırımlarla genişlemesi önemli. Özellikle “tedarik zinciri” bütünlüğünde olması da sevindirici. Ayrıca otomotiv sektörü için stratejik önem taşıyan yassı çelik, özel çelik ve plastik sanayisinin yanı sıra elektronik ile yazılım sektörleri ile de daha sıkı ve uzun vadeli işbirliği kurmak gerektiği açık. Hızla gelişen Ar-Ge yetkinliğinin ulaştığı düzeyde tümüyle yerli olarak tasarlanan taşıtların, küresel standartlarda yapılacak geliştirme testleri için önemli altyapı yatırımının en kısa sürede tamamlanması gerekiyor. Bu sorun, Ar-Ge’nin bir bütünleyicisi olarak görülerek mevzuatın yeniden düzenlenmesi ve genişletilmesi şart. Otomotiv ihracatının en önemli sorunu ise lojistik altyapısı. AB pazarına ulaşımda demiryolu sisteminin yeniden kurulması öncelik taşırken otomotiv limanı ihtiyacı her gecen yıl daha da artıyor.

Türkiye, BRIC ülkelerine karşı rekabet gücünü artırmalı, İran’a bakmalı

Bu yılın sonuçlarına göre; BRIC ülkelerinin pazar büyüklüğü, bu ülkelerin yatırım cazibesini artırıyor. Bu ise Türkiye için engel teşkil ediyor. Üreticilerin önde gelen sorunlarından biri olan ihracat sürekliliğinin sağlanabilmesi için ise ikili anlaşmaların yapılması şart. Özellikle tedarik ve yan sanayide Ortadoğu’nun en büyük pazarı olan İran’ın çok dikkatle izlenmesi gereken bir pazar olduğunu unutmamak gerekiyor. 

Türk otomotiv sektörü şu anda tahminlerin ötesinde bir noktada. Ancak büyümeyi sürekli kılmak için rekabet gücünün artması gerekiyor. Özellikle BRIC ülkelerinin yatırım cazibesi ve İran’ın hamlesine karşılık vermek, bu tabloda sektör için elzem görünüyor. İhracat sürekliliğinin sağlanması için serbest ticaret anlaşmalarına katılım ve gelişmekte olan pazarlar ile ikili anlaşmaların yapılması şart. Araştırma sonuçlarında tedarik sanayisinin beklentisi geleceğin kritik teknolojilerinin öne çıkması sebebiyle Ar-Ge ve tasarım yetkinliğinin artırılması olarak ortaya çıkıyor. Bölgesel aktörlerden İran’ın geçen yıl gündemde yokken bu yıl tedarik sanayisinin en önemli ülkeleri arasına girmesi de bu beklentiyi artırıyor. 

Geleceğin kritik teknolojileri önem kazanıyor

Türkiye otomotiv sektörünün küresel rekabet gücünü sürdürmenin yanı sıra bu gücü artırmaya devam etmesi gerekiyor. Bilişim sektöründeki gelişmeler, sektörü yeni nesil müşterilerle sürekli zorluyor. Geleceğin kritik teknolojilerine entegre olmadan ilerlemek mümkün değil.

Teknolojik gelişmelerin dikkate alınarak yazılım ve elektronik sektörleri ile otomotiv sektörü arasında öncelikle organik işbirliğinin sağlanması ve bu amaçla özel teşvik sisteminin kurulması gerekiyor.

Bilişim teknolojilerine kolay bağlanabilirlik, bir yandan yeni iş modellerinin ortaya çıkmasını sağlarken öte yandan sanayi dışındaki yeni oyuncu olan tarafl arın da doğrudan müşteri ilişkileri geliştirmesine imkân veriyor. Bu durumda, otomotiv endüstrisi üreticileri, gelecekteki değişik iş modellerine, müşterilerinin yaşam tarzlarını yansıtmak zorunda kalacak. Duruma ve uygulamaya göre harcanan zamanı ile masrafı azaltan ve yaşam kalitesini artıran çözümler geliştirmesi gerekecek. Artık otomotiv üreticilerinin son derece karmaşık bir otomotiv ürünü üreticisi olmaya ek olarak bilişim ve teknoloji alanında da hızla genişlemesi gerekiyor.

© 2024 KPMG Bağımsız Denetim ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik A.Ş., şirket üyelerinin sorumluluğu sundukları garantiyle sınırlı özel bir İngiliz şirketi olan KPMG International Limited ile ilişkili bağımsız şirketlerden oluşan KPMG küresel organizasyonuna üye bir Türk şirketidir. Tüm hakları saklıdır. 

Küresel KPMG ağının yapısı hakkında detaylı bilgi için kpmg.com/governance adresini ziyaret edebilirsiniz.

Bize ulaşın