Gelişmiş ülkelerin eğitim sisteminde önemli bir yeri olan finansal okuryazarlık, Türkiye’de henüz yeni yeni konuşuluyor. Yapılan araştırmalar Türk halkının finansal konularda yeterince bilgi sahibi olmadığını ortaya koyuyor. Aslında bir eğitim sorunu olan finansal okuryazarlık nedir, nasıl öğrenilir?

Finansal okuryazarlığın kapsamıyla ilgili açıklamalar birbirinden farklılaşsa da hepsinin özünde bireylerin bütçesiyle ilgili bilgi sahibi olması ve etkin bir şekilde kullanabilmesi yer alıyor. Kavramla ilgili tanımlamalar kurumlara ve kişilere göre çeşitlilik gösterse de hepsi tek bir noktada buluşuyor; finansal okuryazarlık, bireyin finansal konularda karar alma, uygulama bilgi ve becerisine sahip olmasıdır.

Bunu biraz daha basit anlatırsak, finansal okuryazarlık, bireyin gelirini akıllıca finanse edebilmesi, doğru yatırım ve tasarruflarla yönetebilmesidir. Eğer bireyin bankaya maaşı yatıyorsa, herhangi bir banka kartı veya kredi kartı kullanıyorsa, para biriktirmek için bireysel emeklilik veya fon alım-satımı yapıyorsa finansal hizmetler sisteminin içindedir. Bu sistem içinde doğru adımları atmak ve para kaybına neden olmayacak yatırımlar yapabilmek kritik önem taşıyor. Bireylerin finansal konularda bilgi sahibi olması ve bütçeleriyle ilgili doğru kararlar almasının temelinde finansal okuryazarlık yatıyor. Finansal okuryazarlık sadece bireylere sağladığı katkıyla değil ülke ekonomisine sağladığı katkıyla da oldukça önemli bir yere sahip.

Tasarruf yapmayı ve geliri akıllıca kullanmayı yönetsel yetenekler arasında sayarsak yanılmış olmayız. Harcamayı yönetebilmek, finansal varlıkları doğru değerlendirmek beraberinde tasarrufu getiriyor ve tasarruf yapmak da uzun vadeli düşünüldüğünde ülke ekonomisine katkı sağlıyor... Tüketim toplumundan bilgi, teknoloji ve ekonomi toplumuna geçmenin önemli adımlarından biri harcamaları kontrol altına almak. Günümüzde gelişmiş pek çok ülkede bu adımların atılmış olduğunu görüyoruz.

Dünya ne durumda?

Finansal okuryazarlık ABD, Avustralya, Kanada ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde hayli önemseniyor. Gelişmiş pek çok ülkede finansal okuryazarlık eğitimleri veriliyor. Bu sayede, bireylerin günlük hayatlarında her zaman yer alan finansal konularda bilinçli kararlar vermesi hedefleniyor.

Bunun yanı sıra OECD ülkelerinde ve OECD dışı bazı ülkelerde yapılan araştırmalar, bireylerin sadece finansal konularda doğru karar vermelerine yarayacak finansal bilgi, beceri ve farkındalığa sahip olmadıklarını gösteriyor.

Türkiye bu tablonun neresinde?

Ülkemizde son yıllarda finansal okuryazarlık konusunda çeşitli çalışmalar yapılsa da yeterli seviyeye ulaştığını söylemek gerçekçi olmaz. Finansal Okuryazarlık Derneği’nin yayımladığı bir araştırmanın sonuçlarına göre; Türk halkının yüzde 70’i finansal konularda az çok bilgi sahibiyken, yaklaşık yüzde 40’ı son bir yılda para biriktirdiğini ifade ediyor. Birikim yapma kararının altında ise geleceğe güvensizlik, belirsizlik ve kaygı yatıyor.

TEB ve Boğaziçi Üniversitesi’nin 2013 yılından bu yana gerçekleştirdiği ‘Finansal Okuryazarlık ve Erişim Endeksi Raporu’na göre; ilk yıl Finansal Bilgi Skoru (bireyin bölme, paranın zaman değeri, ödenen faiz, basit faiz, birleşik faiz, risk ve getiri, enflasyon gibi temel kavramlar) 19,9 iken 2017 yılında ancak 21’e yükseldi. Finansal Tutum (Tavır) Skoru ise kısa vadedeki isteklerin uzun vadeli finansal planlarına ilişkin tavır ve tutumları ölçüyor ve bu skor 2013’te 15,5 iken 2017’de 14,2’ye geriledi. Satın almadan önce düşünme, faturaları zamanında ödeme ve bütçeleme, hedeflere ve ihtiyaçlara ulaşabilmek için tasarruf ve harcama gibi olumlu davranışların ölçüldüğü Finansal Davranış Skoru, 2013’te 21,6 olarak belirlenirken 2017’de 25,7 oldu.

Bu sonuçlar çok da parlak bir tablo çizmezken genel olarak Finansal Okuryazarlık Endeks değerine baktığımızda 2013 yılından bu yana sadece bir puanlık değişim olduğu ortaya çıkıyor (2013 – 61, 2017 – 62). Araştırma sonucunda Finansal Okuryazarlık Endeksi’nin cinsiyete göre kırılımında erkek (62,7) ve kadınlar (58,9) arasında çok büyük fark olmadığı ancak eğitim ve yaşın genel olarak belirleyici olduğu gözlemleniyor. Hanehalkı geliri ile finansal okuryazarlık arasında paralellik olduğu ortaya çıkıyor. Benzer şekilde sosyo-ekonomik grup ile finansal okuryazarlık arasında belirgin bir doğru orantı olduğu gözlemleniyor.

Eğitim şart!

Hem Türkiye’de hem de dünyada yapılan araştırmalar finansal okuryazarlık ile eğitim arasında paralellik olduğunu ortaya koyuyor. Eğitim sadece bir meslek sahibi olmak ya da sadece okuyup yazabilmek için değil bireyin hayat kalitesini artırmak, finansal gücünü artırmak ve geleceğe yatırım yapabilmesini sağlamak için de kritik önem taşıyor.

Bu nedenle Türkiye’de finansal okuryazarlık oranının artırılması için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2017 yılında ‘Herkes İçin Ekonomi’ sloganıyla başlattığı finansal okuryazarlık ve ekonomi eğitimi çalışmaları önemli bir adım. Ancak yeterli değil… Özel sektör kuruluşlarının da bu seferberliğe vereceği her türlü katkının hem ülke ekonomisi hem de bireyler açısından son derece önemli olduğunun altını çizmekte fayda var.

Bize ulaşın